"Kelimeler de insanlar
gibidir: Doğar, büyür, ölür."şeklinde bir benzetme yapılmaktadır. Durum bir
yönü ile benzese de farklılıklar yok değil. Türkçenin şu an için ilk yazılı
eseri kabul edilen Göktürk Yazıtlarındaki kelimelerinden hareketle konuşursak
bu teoriyi dört alt başlık altında sınıflandırmamız mümkündür. Birinci grubu
720"den beri hiçbir değişikliğe uğramadan varlığını sürdüren kelimeler
oluşturmaktadır: Türk, bilge, kağan
İkinci gruptaki kelimeler ise şekil
değişikliğine uğrayarak varlığını sürdürüyor: Tengri, Tanrı şekline dönüşmüş.
Bolmak, olmak şekline dönüşmüş. Eşitmek, işitmek olmuş. Üçüncü gruptaki
kelimeler artık kullanılmıyor: kop (hep,çok), sü (asker), yagı
(düşman).Dördüncü öbekteki kelimeleri kullanımdan düştükten bir süre sonra
yeniden kullanılan kelimeler oluşturuyor: Bediz (süs, şekil, sanat), yelme
(rehber, kılavuz, öncü), kü(haber).
Asıl üzerinde durmak istediğim
ilk Türkçe metinden günümüze kadar çeşitli metinlerde geçen ve farklı
nedenlerle kullanımdan düşen kelimelerdir. Dilimiz için bambaşka bir zenginlik
olduğunu düşündüğüm bu kelimelerin hepsini değilse de bir kısmını yeniden
kullanabiliriz.
Tarama sözlükleri bir anlamda
bu işe hizmet ediyor. 13. yüzyıldan günümüze kadar tüm eserler taranarak Türkçe
metinlerde bir defa bile kullanılan kelimeler bu sözlüğe alındı. Bu kelimelerin
ilk defa hangi metinde geçtiği tarihiyle birlikte not ediliyor.
Kullanımdan düşen kelimelerle
ilgili yoğun olarak "Bu kelimeler toplum tarafından beğenilmediği için
terkedildi. Bunları artık canlandırmak hem olanaksın hem de gereksiz." şeklinde
düşünülmektedir. Aslında bunun gözü kapalı bir kabul olduğunu düşünüyorum.
Yabancı dillerden dilimize öyle abuk sabuk kelimeler girdi ki kullanımdan düşen
kelimeler o kelimelerin yanında çok ahenkli ve çok anlamlı kalır. Örnek mi?
Laboratuvar. Bu kelimeninhem söylenişi hem de yazılışı sıkıntılıdır. Bu kelime
kullanılıyorsa Türkçe kökenli kullanımdan düşen kelimelerin hepsi
kullanılabilir.
Bu konuda duyarlı olup
kullanımdan düşen Türkçe kökenli kelimeleri yeniden kullanabiliriz. Bunun bir uygulamasını
arkadaşlarımızla yaptık. Daha önce çalıştığım bir okulda dergi çıkaracaktık.
İsim ararken bu fikir aklıma geldi. Orhun Yazıtlarını açtım ve "Bediz"
kelimesini buldum. "Bediz" dergisini iki sayı çıkardık. Ben okuldan ayrıldıktan
sonra arkadaşlarım bir sayı daha çıkardılar. Devamı gelmedi. Kahramanmaraş"ta
ilk günlük gazete çıktığında biz de çok heyecanlanmıştık. Üç arkadaş o
gazetenin haftada bir gün kültür sanat sayfasını hazırlıyorduk. İkinci defa
orada sayfa ismi için Orhun Abidelerinden isim aradım. Biz bir anlamda kültür
ve sanatla ilgili sayfamızda rehberlik yapacaktık. Dolayısıyla rehber, kılavuz
anlamındaki "yelme" sözcüğünü sayfamızın adı olarak kullandık. Üçüncüsü ise
asıl bu yazıyı yazmaya iten sebeptir. Geçenlerde bir arkadaşım dergi
çıkaracağını güzel bir isim için benim de düşünmemi söyledi. Ben yine Orhun
Abidelerini karıştırdım. "kü" sözcüğü dikkatimi çekti. Bu sözcük "haber"
anlamında kullanılmış. Arkadaşıma buradan duyuruyorum. Ben "KÜ" sözcüğünü öneriyorum. Beğenirsen
kullanabilirsin.
Buradan hareketle şunu
söylemek istiyorum. İşyeri adı lazımsa bana ulaşabilirsiniz, ben dil gönüllüsü
olarak Türkçe adları araştırıp önerilerimi size ileteyim. Kullanıp
kullanmamakta serbestsiniz.Günümüzde insanlar ilginç isim koymak istiyor ama
Türkçe ilginçisim bulamayınca gidip sitesine, apartmanına, işyerine yabancı
kelime veriyor.Haydi, hep beraber yabancı adlandırmaya "dur" diyelim!