Bilmediğim konuda yazmamaya, konuşmamaya dikkat ederim, ancak yerelde veya ulusal alanda yazılanlara, konuşulanlara bakıldığında durum hiç de böyle olmuyor, birçokları her konuyu biliyor gibi yazıyor, konuşuyor, bu yüzden de sağlıklı yorumlar ortada görülmüyor. Herkesin her şeyi bilmesi mümkün değil hele stratejik durum ve konularda iş daha da zordur. Ancak halk veya okumuş kesimden çokları da bu alanlarda uzman olanlara pek güvenmiyor, sebebi ise bu kişilerin bizzat kendileridir ki yapılanlar bu durumu doğruluyor çünkü etkin güçler bu alanlardaki kişilerin çoğunu veya bir kısmını ablukaya almışlardır, hiç değilse siyaseten bu bağlılık, gerçeklerle kişler arasında kalın perde oluşturmaktadır.
Her kişi hata yapabilir, kişi bildiği işlerde hata yaparsa ve sonra bu hatasını anlarsa ya da uyarıldığında hatasından döner ve ilgili kişilerden özür dilerse, bu kişi erdemli kişidir ancak hiçbir araştırma yapmadan yanlış işler yapanlar ile yanlış olduğunu bildiği halde o yanlış işi yapan kişiler mazur görülemezler ya da görülmeyebilirler. Bizim toplumda birinci anlatılanlar uygulamada görülmemektedir ama ikinci anlatılanlar halen ve elan yaşanmaktadır.
Son yaşanan olaylarda bu anlatılanlar çok açık bir şekikde görülmektedir; işlenen insanlık suçlarının, bazılarının söz ve davranışları ile bilmeden de olsa üstü örtülmektedir.
Olayları birbirine karıştıranlar âdil karar veremezler zaten bu yüzdendir ki âdil olmak çok zor bir iştir, adalet de buralarda belli olur.
Yaşananlar göstermektedir ki;
Halkımız, kimsenin söz ve yorumuna bakmadan olayları ve gelişmeleri yakında takip etmek durumunda olmalıdır eğer böyle yapılmazsa ülkemiz aleyhine sürdürülen sinsi planların farkına bile varamayız. Bir de kim ve hangi cenahtan olursa olsun, gücü ellerinde tutanların her yaptıklarını doğru kabul etmeden, yapılanları yakından takip etmek gerekir. Güçlü olmak felsefesi böyle hayata geçirilir. Bir de bazılarını güçlü görüp tırsmamak gerekir.
Kabul eden eder, etmeyen etmez, insanların planına karşılık elbette ki Allah'ın da bir planı vardır, hiçbir güç Allah'ın gücünün üstünde değildir, bazılarını güçlü görüp Allah'ı unutanlara Allah da kendilerini kendilerine unutturur. Firavun'un suya gark olup yok olmasından, Nemrudun bir sineğe yenilmesine kadar geçmişte yaşananlardan ders çıkarmak gerekir, hiçbir kimse Allah'tan güçlü değildir. Biz insanlar dürüst olursak, Allah da başarı verir, yolumuzu ve fikrimizi açar, biz de güçlü olmanın yollarını öğreniriz, sadece Müslüman olmakla, her şeye konuşup durmakla iş bitmez belki de uluorta konuşmak insanların moralini bozar, ümitsizliğe düşürür.
İnanmak en büyük güçtür, inanan insananlar her zaman güçlüdürler, eğer ortada bir âcizlik varsa Allah ile irtibatta bir kopukluk vardır. Müslüman toplum işini sağlam ve doğru yapmalıdır ve karşı tarafın oyuncağı durumuna düşmemelidir. Karşı tarafın güçlü olması beri tarafın tembelliğinden, çalışmamasından başka bir şey değildir.
Allahı unutanlar unutulur, Allah'ı hayatından çıkaranlar mağlup olur.