Her Oluşumun Bir Faili Vardır

Her Oluşumun Bir Faili Vardır

İyiliği de kötülüğü de yapan insandır, İyilikler de kötülükler de insanların yapıp ettiklerinin  sonucunda ortaya çıkar yani sonuçta görülen insan kaynaklı bütün işlerin  faili /yapanı insandır, bunu Allah açıkça bildirmiştir (Şûrâ 30) ama her nedense her şeyi bildiğini zanneden bazıları, olup biten her şeye kader diyerek Allah'ın öyle uygun gördüğüne toplumu inandırmışlardır!

Peki şimdi ne olmaktadır? Yapılan iş ve uygulamalar neticesinde ortaya çıkan oluşuma akıl ve mantık yönünden bakanlar; işleri yapanların insanlar olduğunu, oluşumların da yapılan iş ve uygulamaların eseri, neticesi olduğunu görenler bunun kader ile bir ilişkisinin olmadığını yani oluşumların Allah'ın işi olmadığını dolayısıyla aldatıldıklarını anlamışlar ama bir yorumda da bulunmadan bir kenara çekilmişlerdir ki böyleleri sayıca çok kalabalıktırlar.

Bazıları ise işin daha ilerisine gitmeden, bu anlayışın mantıkla ilişkisinin olmadığını görünce, kendini yormadan böyle bir şeyin olmayacağına hükmederek inkar etmişler ve kendi yollarına gitmişlerdir.

Hâlbuki her zaman ve her yerde işin faili işi yapandır, kul planlar, ister, yolunu belirler, tercihini yapar, Allah da onu yaratır yani olmasına, sorumluluğunun kişiye ait olması kaydı ile o işlere izin verir, sistem günlük hayatta da böyle değil midir? Allah yapılması gerekenleri ve yapılmamasını istediklerini bildirmiş ve yaptıklarından ya da yapması gerekirken yapnadıkkarından dolayı insanı sorumlu tutacağını haber vermiştir.

Etkin güce sahip olanlar ve onlara güç katanlar, iyi işlerden pay sahibi oldukları gibi yanlış işlerden ve onların neticesinden de kendileri sorumludurlar.

Hiçbir oluşum kader değildir, hele yanlış işleri Allah insanlara reva görmemiştir, kimse insanları bu düşüncelerle yani kader ile aldatmasın, her yanlış oluşum bir yanlış işin ya da yanlış işlerin neticesidir, düzelmenin yolu yanlışı düzeltmektir, tamir etmektir, birilerini suçlayarak yanlışlar ortadan kaldırılamaz, zararı bertaraf edilemez, bu durumda olanlara şunu sormak gerekir; siz tevbe etmeyi ne zannediyorsunuz?

Tevbe etmek, yanlıştan vazgeçmektir, yaptığı yanlış işlerden pişman olarak, pişmanlığını itiraf ederek, yanlışları/yanlışlarını bir daha yapmamak üzere düzeltmektir, gerekirse verdiği zararı telafi etmektir.

İnsanlara karşı yapılacak düzeltmenin bundan farkı yoktur, bunlar yapılmadığında yanlışa muhatap olanlar zarar görürler, bu da haksızlıktır, her haksızlığın bir de karşılığı/cezası vardır.
 


M. Nedim Tepebaşı

9.05.2024 15:26:00


Başkan Akpınar, Basın Mensuplarıyla Bir Araya Geldi

Enerji de Kadının Ayak Sesleri

Hemşehrimiz Işıksalan “ULUSAL TV”de

Cüce ,” Kahramanmaraş’ın ve ilçemizin artık kaybedecek bir dakikası bile yok.”

Görgel: “Ziyaretler Salı ve Cumartesi Günleri Randevusuz Yapılacak"

Başkan Akpınar, Mahalle zi̇yaretleri yaparak vatandaşlarla hasbi̇hal etti

“Kazandığımız belediyelerinde kazanmadığımız belediyelerinde ensesinde olacağız”

Ceyhan “ Oyların mühürsüz, ağzı açık şekilde ve güvenlik güçleri olmadan adliyeye getirildi.”

STK’lardan Görgel’e destek

Dedeoğlu, “Memleketimizin Ankara’dan 100 yıllık alacağı var “

Ceyhan; “Ilıca için yeni bir sayfayı birlikte açıp yazalım”

Hava-İş Depremzedelerin yanında!

Ateş, “Fatma Şahin'den daha iyi bir belediye başkan adayımız var, Zeynep Özbaş Arıkan var”

Arıkan, “Bizim en büyük projemiz, şehrimizi bir an önce ayağa kaldırmak”

Ceyhan, “Gümbür gümbür geliyoruz”

Ateş, “Cumhuriyet Halk Partisi birçok ilçede iddialı duruma geldi”

Arıkan, “Kahramanmaraş’ın en büyük sorunu barınma”