Ramazan Umresine gidenler yaşamıştır. Hem Harem"in içinde, dışında Medine de de Ravza"nın hem içinde, dışında iftar sofraları kuruluyor. İçerdeki sofralar mütevazi sofralar. Biraz hurma, küçük kase yoğurt, bir dilim ekmekten oluşuyor. Zemzemle iftar edilip alelacele iftariyelikler yenilip sofra toplanıp namaza duruluyor. Hem Harem"in, hem Ravza"nın dışında kurulan sofralar çok mükellef kuruluyor. İzlenimime göre, Ramazan boyunca Hicaz bölgesinde ne kadar fakir fukara varsa bu sofralarda besleniyor. Akşam namazı sonrası da hayli yemekler artıyor. Bu aileler arta kalan yemekleri toplayıp öğün yapmak amacıyla alıp götürüyorlar.
Köken olarak bu gelenek bize oradan yansımış olmalı diye düşünüyorum. Zaten bizde de İslamiyet öncesi yapılan şölenler de buna bir benzerlik var. İslamiyetle taçlandırılınca da milletimize intibak etmek çok kolay olmuştur. Kahramanmaraş"ta her yıl tesadüfen bu toplu iftar sofralarında bulunmak nasip oldu. Niyet çok salih. İhtiyacı olan da orada ,olmayanda. İş fırsatçılığa dönüşmüş. Çok büyük israf yaşanıyor. Organizasyon eksikliği, gürültü ,çocuk şamatası ayyuka ya çıkıyor. Görevli hocalar, Kur"an okuyor. Dinleyen yok. Oysa dinlemek farz. Ordaki ebeveynlerin çocuklarını eğitmesi için en büyük fırsat... Vaiz , nasihat ve telkinlerde bulunuyor. Ne dinleyen, ne anlayan var. Benzetme olmasın ama, bir festivale, şova dönüşüyor. İnsanımızın gönül tokluğu kaybolmuş, aç gözlülük egemen olmuş. İftar sonrası kapış kumanyalar evlere taşınıyor.
Bir otorite ortaya çıkıp bu toplu iftar sofralarına ilişkin kurallar vaaz etse, insanlara da buna uysa ne kadar iyi olurdu diye düşünüyorum. Çok büyük israf yaşanıyor, öbür tarafta gerçek ihtiyaç sahibi insanlar aklımıza geldiğinde içimiz sızlıyor.