Filmden tam anlamıyla tad almak için filmin karşısına
geçmeden önce hakkında olabildiğince az şey okumak ve duymak gerek. Hatta bazı
tür filmlerde fragman bile izlenmemeli. Yönetmen ve senarist isimlerinden filmi
izleyip izlememe kararı verilebilir. Benim en favori yöntemim, film sevdiğim
arkadaşlarımdan aldığım önerileri bir yerlere not etmek. Zaman buldukça da
izlemek.
Patlamış mısır bir filme yapılabilecek
en büyük hakaretlerden
Patlamış mısır, cips veya benzeri bir şey yerken insan karşısında konuşanın
dediklerini bile tam olarak anlayamaz. Filmlerin büyük çoğunluğu daha önce
hiçbir fikir sahibi olmadığımız bir konuyu anlatmak için üretildiğini düşünecek
olursak. Hiçbir fikriniz olmadığı bir konuda bilgi ve fikir alırken bir şey
yemek, hem sonraki patlamış mısır tanesini bulurken kaba bakma eğilimden ötürü
dikkati sarsar hem de yerken oluşan gürültüden dolayı filme olan odağınızı
azaltır. Ağız, yapısı gereği içerisinde bir şey öğütülürken yanınızdakilerden
çok size gürültü yapar. Siz bir film yazmış ve/veya yönetmiş olsaydınız,
izleyicinizin filminiz yerine aptal patlamış mısırla ilgilenmesinden rahatsız
olmaz mıydınız?
Patlamış mısır hakkında gereksiz bilgi
Amerika`da yaşanan Büyük Kriz (Büyük Buhran) esnasında halk açlık ve işsizlik
sebebiyle saldırganlaşmış ve anarşizme eğilim göstermişler. O zamanlar filmler
yarım saatten fazla olmuyormuş. Halk sinemalara dolduğunda devlet erkanları
rahat ediyormuş. Devlet sinemacılara destekte bulunup film sürelerini
artırmalarını sağlamış. Yani dolaylı olarak şu an izlediğimiz uzun metraj
filmlerin babası, halkı yatıştırma fikri. Halk uzun metraja ilk zamanlar
meraktan ilgi gösterse de sonralarda sıkıcı bulmaya başlamış, devlet de
elindeki en büyük kaynak olan mısırı sinemalarda patlatıp patlatıp dağıtmış,
böylece halk filmi beğenmese bile patlamış mısır yiyerek sinema salonundan
çıkmıyormuş.
Gereksiz bilgi buraya kadardı
Filmden tad almıyorsanız, patlamış mısır uğruna katlanmayın. Kapatın gitsin.
Film izlerken sesli yorumlar yapmayın, yanınızda izleyenler de dahil o filmin o
sahnesini izleyen herkes kapının arkasındaki eli bıçaklı adamı görüyor, üstün
zeka falan değilsiniz yani. Zaten o eli bıçaklı adamı size yönetmen bilerek ve
isteyerek gösteriyor, gerilim olsun diye. "Kapının arkasında eli bıçaklı
adam vaaar!" telaşı gereksiz bir tespitten başka bir şey değil.
Şayet arkadaşlarınız film izlerken "şu arabayla ne hız yapılır haa"
şeklinde yorumlar yapmıyorsa, ağzını bile açmıyorsa arkadaşlarınızla film
izlemekte sakınca yok. Öyle arkadaş bulmak çok zor bulduysanız kaçırmayın.
Birlikte kısa filmler, diziler çektiğimiz, senaryo yazarı Orhan Vurer film
izlerken genellikle arkadaşlarıyla falan mesajlaşır. Bu yüzden filmden bir şey
anlamaz. Bitince sorsan konusunu bile doğru hatırlayamaz. Ben genellikle yalnız
film izlerim. Tek başıma odamda kulaklıkla izlerim, filmden en iyi randımanı
böyle alıyorum.
Yönetmeni anlamak
Filmi izlerken yönetmenin derdini anlamamışsanız film bittiğinde aynı filmi
izlemiş insanlarla oturup eleştiri (kritik) yapamazsınız. Yönetmene tam
anlamıyla teslim olmak gerek. Gösterdiği önemli noktaları görmek, konuşmaları
tam dikkatle dinlemek gerek. Sanat filmi olarak kategorilendirilen "sıkıcı"
filmlerde özellikle dikkatli izleyici olmak gerekiyor. Çünkü yönetmen 3 saattir
bir saksıyı gösterip sonrasındaki 5 saniyede filmde anlatmak istediği mesajı
verip kaçabiliyor. Sonuç olarak bir filmden en yüksek oranda tad almak için
kulaklıkla ve yalnız izlenmeli.