Yazar Olmak

Yazmak…

Yürek doluyor; beyin ve bütün hücreler. Sonra kalemin ağzından bölük bölük, tutam, tutam, kusmuk kusmuk –bu bir kumrunun yavrusuna kusması gibi- kelimeler dökülüyor.

 Acı çeken insanlar.

Kentin mengenesine kıstırılmış bir Anadolu civanı. Yazılan her şey; bir ölüm bekçiliği de olabilir. Dosta özlem, ustaya saygı ve şeyhe aşk da yazılanlardandır.

İsmail Dedemin saman karılmış çamurla sıvalı evinin sol yanında bir elma bahçesi uzanırdı. Her yaz orada, taze otların, papatyaların arasına gömülür, bir elimde kalem diğerinde boş yapraklarla bir defter tutardım. "Dikkat Köpek Var" başlıklı acemice ve kısacık hikâyeler karalardım. Köyümün dağlarında terörün kol gezdiği zamanlardı. İnsanlarımın kalbinde, eli silahlı, gözü kanlı ve ağzından salyalar taşan katillerin korkusunun dolaştığı zamanlardı. Başlıktaki köpek o anarşistleri tartan sembolik bir kelimeydi.

Belki yazmak bende böyle başlamıştır. Öğrencilik yıllarının içimizde koşan genç heyecanları… Bir kız öğrencinin sorgu dolu bakışlarıyla karşılaşma…  Hasılı her şey yazmaya bir sebeptir.

Ben her zaman böyleyim. Bir çocukluk, ölümle son bulan, zamanla yarış sürecinin başlangıcı değil midir? İç dünyasıyla meşgul bir çocuk. Sıkılgan, utangaç ve kendi hayal âlemine sığınan bir çocuk. Biliyordum ki, o günlerden başlayan bir şairliktir benimle yürüyen. Kendi halinde, baba ilgisinden yoksun bir çocukluk. Hastalıklarla her daim kavgalı, içli-dışlı bir anne…

Yazmaya teşvik mi?

İnsan bir başka zamanlarda yazar olmayı düşünerek mi yazmaya başlar ki? Birisi, müşahhas bir beden; onun yönlendirmesiyle kalem kuşanmak. Bu bana çok tuhaf ve anlamsız geliyor. "Sende sağlam bir yazarlık damarı görüyorum; yazmalısın. Bu kütükten çok narin bir oyma mihrap çıkar; kalem tutmalısın. Çok tuhaf bir basamak, karmaşık bir evre.

Okuduğum kitaplar bir şeyler demiş midir, yazar olma konusunda, bilemiyorum.

Hatırladığım, ben "Sunguroğlu" serisiyle okumaya başlamıştım.

Yavuz Bahadıroğlu"nun diğer çalışmalarını elimden bırakmamıştım. "Malazgirtte Bir Cuma Sabahı, Endülüs"e Veda, Buhara Yanıyor." adlı kitaplar ortaokul yıllarında tarih öğretmenim sayın Abidin Gel"in yönlendirme ve tavsiyeleriyle üzerinde uzun zamanlar geçirdiğim eserlerdi.  O yıllarda Milli Eğitim Bakanlığı"nın kitap satış noktalarına dadanmıştım. Yerli ve yabancı klasikleri aspirin yutar gibi okuyordum. Bunun sonunun neye dayanacağını da tahmin edemiyordum.

Orta mektep ve lise yıllarında okul çevresinde hiçbir yayın organı çıkarılmıyordu. Maraş yazıcılık ve dergicilik açısından o dönemde de çok verimliydi. Ama bu dergilerin hiçbirinde hikâyem yayınlanmadı. Hiçbirine çalışma vermedim.

996-997 yılları olmalı. Üniversitedeki zamanlar. Amasya Eğitim. Bölüm başkanımız Mehmet Yiğit"in çıkardığı, yönettiği bir duvar gazetemiz vardı. Üçüncügöz adını taşıyordu. Bu manevi göze göndermedir. Orada bir hikâyem yayınlanmıştı. Yangın Sonrası Ölmek kitabında yerini alan bir hikâye. "Krizantem Çiçeği" Bu bana kıvanç vermişti. Platonik bir aşkı anlatıyordu bu öykü.

Sonra İstanbul…

Ulusal anlamda yayın yapan Yedi İklim, bana sayfalarını açıyor. Yıl 2002. Haziran-Temmuz-Ağustos sayısında, Ali Göçer Bölümlü Sayı"da yer alıyorum.

"Deniz Şehri" adını taşıyan öyküyü, Kadıköy"deki, Halit Ağa"daki zamanlarda Usta Haksal"a götürmüştüm. Sağlı-sollu kitap duvarlarının daralttığı koridordan ilerleyerek sarrafa ulaşmıştım. Öyküyü ilgi ve nezaketle okumuştu. "Bunu yayınlayalım. Okuyucuya ve diğer yazarlara sürpriz olsun." demişti. Heyecandan diyecek bir şey bulamamıştım. Vapurla Eminönü"ne geçtiğimde sanki ayaklarım yere değmiyordu. "Yazacağım! Yazacağım!" İçten içe çığlık atıyordum. Cemil Meriç: "Ben edebiyat dünyasına prens gibi girdim." diyordu. Ben böyle bir şey söylesem hasetçiler korosunun ilk notaları nasıl yükselir merak ediyorum.

Yazar olmak için hiç çaba sarf etmedim. Bir plan, bir program dahilinde titizlikle çalışan, yazarlık okullarına devam eden insanlara acıyan bir yürek sızısıyla bakmıştım. Bu kendiliğinden olan ve gelişen bir süreçtir.

Ama devamlı okudum ve hâlâ okuyorum.


NUHAN NEBİ ÇAM

17.01.2015 00:00:00


Kasım’da Dermankart’lı Ailelere 23 Milyonu Aşan Destek Ödemesi Yapıldı

KSÜ Kampüs Kablosuz Ağ Altyapısı Genişletildi

Goalball’da Gümüş Zafer

Ampute Futbol Türkiye Kupası Finali Kahramanmaraş’ta!

Göreve atanmasının 113. gününde, 113 partiliyle birlikte Ankara’ya ziyaret

Kahramanmaraş’ın talepleri tek tek Ankara gündeminde

TYB Kahramanmaraş Şubesi tarafından “Batılılaşma İhaneti’ni Yeniden Okumak” Programı Düzenledi

Kahramanmaraş’ın ilk elektrikli otobüslerinin sevkiyatı başladı

İş İnsanı Mesut Şahinkanat’a Anlamlı Plaket

Büyükşehir, Melek’in En Büyük Hayalini Gerçekleştirdi

Milli Savunma Bakanlığı, Onikişubat Belediyesi’nin dünyanın en büyük Türk Bayrağı’nı uzaydan görüntüledi

Onikişubat Belediyesi’nin Kahramanlık Türküleriyle Cumhuriyet Konseri’ne yoğun ilgi

Cumhuriyet Yürüyüşü’nde Kahramanmaraş Tek Yürek Oldu

Gül’den 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı Mesajı

Cumhuriyetin 102. Yılına Özel Konser KSÜ’de Gerçekleştirildi

Güreşin Kalbi Kahramanmaraş’ta Attı

TGGF Başkan Vekili Şahin Hopur’dan Milli Takıma Moral Ziyareti