Muhalefet, hakka uygun
hareketin olmadığı yerde, hakka riayet edilene kadar mücadele etmek ve
direnmektir. Kasten hakka riayet edilmediği yerde, sorumluları, yapılan
yanlışlıktan vazgeçirmek, bu gerçekleştirilemediğinde ise yapılan yanlışlara
muhalefet etmek, açıkça karşı çıkmak medenî olmak demektir.
"Zalime karşı hakkın söylenmesi cihadın
en efdali" inancı çerçevesinde, hakkı yaşanılır halde tutmak, haksızlığa
meydan vermemek için; her kim olursa olsun, haktan sapanları düzeltmek, değilse
haksızlık yapıldığını bir şekilde ifade etmek, ayrıca bir sorumluluktur. Bu
durumda yani kişisel direniş gösterilemediği durumlarda, hiç değilse hakkı
savunanın yanında yer alarak dolaylı da olsa haksızlığa muhalefette bulunmak,
sorumluluğu hiç değilse hafifletecektir. Gagasında getirdiği suyu har ateşin
üzerine bırakan kuşa; o kadarcık suyun böyle bir ataşe etkisinin ne olacağını
soran Hz. İbrahim"e: "Dostluğumuz belli olsun!" diyen kuş kıssasında olduğu
gibi duracağı yeri belirlemek de en azından pozitif bir eylemdir. Bu da
sorumluluğun bir mertebesidir.
Adaletin hâkim olduğu yerde
muhalefette bulunulması; bir yanlışlığın, adaletin olmadığı yerde, yapılanlara
muhalefet edilmemesi ise acizliğin ve korkaklığın eseridir. En güzeli,
muhalefete ihtiyaç olmayacak kadar doğru ve dürüstlüğün toplumda hâkim
olmasıdır. Hukukun zedelendiği ya da sözünün bile edilmediği toplumlarda,
hukuku işler hâle getirmek için şahsen mücadele etmek ve güç olmak en itibarlı
davranışlardan biridir.
"İçinizden, insanları hayra
çağıracak, iyiliği emredecek, kötülükten alıkoyacak bir topluluk bulunsun. İşte
onlar, kurtuluşa erenlerdir." (Al-i İmran Suresi 3/104 Meal: Ali Fikri
Yavuz)ayeti mutlak doğruluk ve hak üzere yaşayacak bir topluluk profili
üzerinde durmaktadır. Buradan, muhalif olunacak bir durumun ortaya çıkmaması
için baştan izlenecek yolun rotasının çizildiğini anlamak mümkündür. Toplumun
bu minval üzere hayatını devam ettirmesi için insanlara çok önemli bir
sorumluluk yükleyen bu ayetten uzaklaşan Müslüman toplulukların hâli ise
ortadadır.
Hak ve hukukun olmadığı veya
tam işlemediği, buna karşılık bu olumsuzluğun düzeltilmesi için tavır
alınmadığı, mücadele edilmediği yani doğruluk isteyen muhalefetin bulunmadığı
bir toplum, gerçek insanlık kimliğini bulamamış bir toplumdur.
Kendince yapılan ve doğru
olmaktan uzak yorumlardan, olması gerekenlerin yaşanır olmamasından muzdarip
olmak ve gerçekleri bu açıdan görmek gerekir.
Bugün dünya bu tavrın
eksikliğinin zulmünü yaşamaktadır.