Müslümanlar, bugün hakkını veremiyor olsalar bile,
Müslümanlık ayrıcalığı olan önemli bir kimliktir, hem de dünyanın her yerinde,
bütün insanlar arasında geçerli ve muteber olan bir kimliktir! Bugün veya dün
veya yarın, bu kimliğin hakkını veremeyenler, vermeyenler ve vermeyecek veya
veremeyecek olanlar, en büyük haksızlığı önce nefislerine, nefislerinden hemen
sonra dinlerine ve Müslüman"ca yaşayan saf ve masum gönül sahibi insanlara
yapmış olmaktadırlar/olacaktırlar. Bu manada kabullendikleri dinin esaslarına,
emir ve yasaklarına kulak asmayanlar, başta kendi nefislerine zulmetmiş, bu
davranışlarıyla cehalet göstermiş olurlar (Ahzab suresi 33/72).
Müslüman, önce nefsine karşı saygılı olan yani nefsini şer
ve kötülük sayılan işlerden, şeytanın ve diğer bütün mahlûkatın, başına
gelebilecek her türlü olayın fitnesinden koruyan, korumaya çalışan, İslam
ahlâkına dair esasları bizzat nefsinde yaşayan örnek kişidir. Kişi, fitne
denilen bir kısım sınavlarla karşılaştığında bile en ufak bir sapma
göstermeden, Müslüman olmakla kazanmış olduğu kimliği her durum ve şartta
korumak durumundadır. Elbette ki hayat birçok sınavlarla şekillenmektedir.
Önemli olan herhangi bir zedelenmeye meydan vermeden kişiliğini yani kimliğini
korumaktır. Her sıkıntı, neşe gelip geçer ama baki kalan inanç kimliğidir.
Sevgili Peygamberimizin konuyla ilgili olarak bir hadis-i şerifinde:"Allahım!
Acizlikten, tembellikten, ihtiyarlayıp ele avuca düşmekten ve cimrilikten sana
sığınırım. Hayat ve ölümün fitnesinden sana sığınırım."(Riyazüssalihin 6/347
Y.Kandemir )diye dua buyurmuşlardır.
Biraz alışılmışın dışına çıkıp farklı pencerelerden bakarak
konuyu değerlendirecek olursak, Sevgili Peygamberimizin bu dualarının hemen
başlangıcında Allah"a sığındığı ifadelerinden hemen sonra acizliği saydıklarını
görmekteyiz. Demek ki Müslüman aciz olmayacak, hiçbir surette acizlik
göstermeyecektir. Peki, acizlik nedir, bunun Müslümanlıkla alakası nedir?
Kelime anlamına göre acizlik; aciz olma hali yani bedenî, aklî, malî vb
bakımlardan kifayetsizlik(yetersizlik) ve kudretsizlik hali, beceriksizlik,
kabiliyetsizlik, güçsüzlük, yetersizlik (Büyük Türkçe Sözlük D.Mehmet
Doğan)göstermek demektir. Bu tabir tam da bugün Müslüman toplumların içinde
bulundukları durumu işaret etmektedir.
Acizlik, Peygamber Efendimiz (SAV)"in şiddetle ret ettiği
bir durumdur. Avf İbni Malik (ra)"den rivayet edildiğine göre;"Resulullah (SAV)
iki kişinin muhakemesini yaptı. Muhakemenin aleyhine tecelli ettiği adam
huzurdan ayrılırken;"Hasbiyellahü ve ni"mel vekil(Allah bana kâfidir ve ne
güzel vekildir) dedi. Resulullah (SAV) ona;"Allah, acz göstermekten dolayı
insanı azarlar. Yapabileceğin ölçüde çalış ve bundan sonra bir şeye mağlup
olduğun zaman,(Hasbünellahü ve ni"mel vekil; Allah Teâlâ, bize yeter, O ne
güzel vekildir.) de!"buyurdu"(El Ezkar 156 Ter. Abdulhalik Doğan) buyurmak
suretiyle hayatta bir duruş gösterilmesine işaret buyurmuşlardır.
Ebu Hureyre (r.a.)"dan rivayet edildiğine göre Resulullah
(sav) şöyle buyurdu:"Kuvvetli mü"min (Allah katında) zayıf mü"minden daha
hayırlı ve sevimlidir.(Bununla beraber) her ikisinde de hayır vardır. Sen, sana
fayda verecek olanlara hırsla talip ol, Allah"tan yardım iste ve asla acizlik
gösterme. Hoşlanmadığın bir şey başına gelirse, şöyle yapsaydım şöyle olurdu
deme."Allah"ın takdiri bu, O,ne dilerse yapar!"de. Çünkü şöyle yapsaydım böyle
olurdu demek şeytanı memnun edecek işlerin kapısını açar."(Riyazüssalihin 1/104
Y.Kandemir, El Ezkar 156). Bu hadis-i şerif"ten de anlaşılacağı üzere Müslüman
kişi yaptığı veya yapacağı işlerde mutlak başarılı olmak için azami gayret ve
çabayı göstermeli, asla acziyet içerisinde olmamalı, her şartta kimliğinin
onurunu korumalıdır.
Bugünkü görüntüsü ile diğer dünya devletleri ve onların
vatandaşları karşısında Müslümanların süklüm püklüm bir vaziyet arz etmeleri
asla kabul edilebilecek bir durum değildir. Bu, kader de değildir. Bütün
dünyaya örnek olabilecek bir hayat sürmek, her Müslüman için bir vecibedir. Hâl
böyle olması gerekirken yani Resulullah Efendimizin beyanı ile Müslüman her
kişiden üstün bir performans beklenirken, Müslüman toplumların anlaşılmaz bir
acziyet içerisinde bulunuyor olmaları hem kabul edilebilecek hem de
hazmedilebilecek bir durum değildir. Hâlbuki iyilikleri ve güzellikleri yaşama
ve de ortaya koyma durumunda Müslümanlar, dünyaya örnek olmakla sorumludurlar.
Çünkü bir bakıma bu bir tebliğdir, her mü"min de hacmi nispetinde tebliğ ile
görevlidir. Bu durumunda, sadece gayret göstermek de yeterli değildir.
Hadis-i şeriften anlıyoruz ki Müslümanlar bilinçli olamalı
ve Müslümanlıklarında yani kimliklerini koruma durumunda ihtiraslı
olmalıdırlar. İhtirasın doğru olmadığı yerler de elbette ki bulunmaktadır.
Ancak, Müslümanlar dünyaya şekil vermede, işlerin en mükemmelini yapmada,
sosyal ilişkilerde ve medeniyet konularında dünyaya örnek olma durumundadırlar.
Kimlik, kişinin tanıtım belgesidir ve o belgeye sahip olmanın
ve üzerinde taşımanın hem şartları hem de sorumluluğu vardır.