Yâsîn Suresi
19: Elçiler şöyle cevap verdi: Sizin
uğursuzluğunuz sizinle beraberdir. Size nasihat ediliyorsa bu uğursuzluk mudur?
Bilakis, siz aşırı giden bir milletsiniz.
23: «O`ndan başka tanrılar mı edineyim? O çok
esirgeyici Allah, eğer bana bir zarar dilerse onların (putların) şefâati bana
hiçbir fayda vermez, beni kurtaramazlar.»
30: Ne yazık şu kullara! Onlara bir peygamber
gelmeyegörsün, ille de onunla alay etmeye kalkışırlar.
31: Müşrikler görmüyorlar mı ki, onlardan önce
nice kavimler helâk ettik. Onlar tekrar dönüp de bunlara gelmezler.
32: Elbette onların hepsi (kıyamet gününde)
karşımızda hazır bulunacaklar.
36: Yerin bitirdiklerinden, insanların
kendilerinden ve henüz mahiyetini bilmedikleri şeylerden bütün çiftleri yaratan
Allah`ı tesbih ve takdis ederim.
38: Güneş, kendisi için belirlenen yerde akar
(döner). İşte bu, azîz ve alîm olan Allah`ın takdiridir.
39: Ay için de birtakım menziller (yörüngeler)
tayin ettik. Nihayet o, eğri hurma dalı gibi (hilâl) olur da geri döner.
40: Ne güneş aya yetişebilir, ne de gece gündüzü
geçebilir. Her biri bir yörüngede yüzerler.
43: Dilesek onları suda boğarız. O zaman ne
onların imdadına koşan olur, ne de onlar kurtarılırlar.
45: Onlara yapmakta olduğunuz ve yapıp arkada
bıraktığınız işlerde Allah`tan korkun; umulur ki size merhamet olunur
denildiğinde (aldırmazlar).
48: Onlar: Eğer gerçekten doğru söylüyorsanız, bu
tehdit ne zaman gerçekleşecektir? derler.
50: İşte o anda onlar ne bir vasiyyette
bulunabilirler, ne de ailelerine dönebilirler.
53: Olan müthiş bir sesten ibarettir. Bunun
üzerine onların hepsi hemen huzurumuzda hazır bulunurlar.
54: O gün hiçbir kimse en ufak bir haksızlığa
uğramaz. Siz orada ancak yaptıklarınızın karşılığını alırsınız.
60: «Ey Âdem oğulları! Size şeytana tapmayın,
çünkü o sizin apaçık bir düşmanınızdır» demedim mi?
61: «Ve bana kulluk ediniz, doğru yol budur»
demedim mi?
66: Dilesek onların gözlerini büsbütün kör
ederdik. O zaman doğru yolu bulmaya koşuşurlar, ama nasıl göreceklerdi?
70: Diri olanları uyarsın ve kâfirler cezayı hak
etsinler diye.
71: Görmüyorlar mı ki, biz kudretimizin eseri
olmak üzere onlar için birçok hayvan yarattık. Bu sayede onlar bunlara sahip
olmuşlardır.
72: Bu hayvanları onların emrine verdik. Onların
bazısını binek olarak kullanırlar, bazısını besin olarak yerler.
73: Bu hayvanlarda onlar için nice faydalar ve
içilecek sütler vardır. Hâla şükretmezler mi?
76: (Resûlüm!) O halde onların sözleri sakın seni
üzmesin. Kuşkusuz biz, onların gizlemekte olduklarını da, açığa vurduklarını da
biliyoruz.
77: İnsan görmez mi ki, biz onu meniden yarattık.
Bir de bakıyorsun ki, apaçık düşman kesilmiş.
78: Kendi yaratılışını unutarak bize karşı misal
getirmeye kalkışıyor ve: «Şu çürümüş kemikleri kim diriltecek?» diyor.
81: Gökleri ve yeri yaratan, onların benzerlerini
yaratmaya kadir değil midir? Evet! Elbette kadirdir. O, her şeyi hakkıyla bilen
yaratıcıdır.
Sâffât Suresi
1-4: Saf saf dizilmişlere,
toplayıp sürenlere, zikir okuyanlara yemin ederim ki, ilâhınız birdir.
6: Biz yakın göğü, bir süsle, yıldızlarla
süsledik.
7: Ve (gökyüzünü) itaat dışına çıkan her
şeytandan koruduk.
22-24: (Allah, meleklerine
emreder:) Zalimleri, onların aynı yoldaki arkadaşlarını ve Allah`tan başka
tapmış oldukları putlarını toplayın. Onlara cehennemin yolunu gösterin. Onları
tutuklayın, çünkü onlar sorguya çekilecekler!
31: «Onun için Rabbimizin hükmü bize hak oldu.
Biz (hak ettiğimiz cezayı) mutlaka tadacağız.»
36: «Mecnun bir şair için biz tanrılarımızı
bırakacak mıyız?» derlerdi.
40: (Bu azaptan) Ancak Allah`ın hâlis kulları
istisnâ edilecek.
56-57: «Yemin ederim ki, sen az daha beni de helâk edecektin.
Rabbimin nimeti olmasaydı, şimdi ben de (cehenneme) getirilenlerden olurdum»
dedi.
58-61: Birinci ölümümüz hariç,
bir daha biz ölmeyecek ve bir daha azap görmeyecek değil miyiz? Şüphesiz bu,
büyük kurtuluştur. Çalışanlar, böylesi bir kurtuluş için çalışsın.
62-63: Şimdi, ziyafet olarak,
cennet ehli için anılan bu nimetler mi daha hayırlı, yoksa zakkum ağacı mı? Biz
onu (zakkumu) zalimler için bir fitne (imtihan) kıldık.
75: Andolsun, Nuh bize yalvarıp yakardı. Biz de
duayı ne güzel kabul ederiz!
76: Kendisini ve ailesini büyük felâketten
kurtardık.
85: Hani o, babasına ve kavmine: Siz kime kulluk
ediyorsunuz? demişti.
87: O halde âlemlerin Rabbi hakkındaki görüşünüz
nedir?
95-96: İbrahim: Yonttuğunuz
şeylere mi ibadet edersiniz! Oysa ki sizi ve yapmakta olduklarınızı Allah
yarattı, dedi.
99-100: (Oradan kurtulan İbrahim:) Ben Rabbime
gidiyorum. O bana doğru yolu gösterecek. Rabbim! Bana sâlihlerden olacak bir
evlat ver, dedi.
103-106: Her ikisi de teslim
olup, onu alnı üzerine yatırınca: Ey İbrahim! Rüyayı gerçekleştirdin. Biz
iyileri böyle mükâfatlandırırız. Bu, gerçekten, çok açık bir imtihandır, diye
seslendik.
107-111: Biz, oğluna bedel ona
büyük bir kurban verdik. Geriden gelecekler arasında ona (iyi bir nam)
bıraktık: İbrahim`e selam! dedik. Biz iyileri böyle mükâfatlandırırız. Çünkü o,
bizim mümin kullarımızdandır.
112-113: Sâlihlerden bir peygamber olarak O`na
(İbrahim`e) İshak`ı müjdeledik. Kendisini ve İshak`ı mübarek (kutlu ve
bereketli) eyledik. Lâkin her ikisinin neslinden iyi kimseler
117: Her ikisine de apaçık anlaşılan bir kitabı
(Tevrat`ı) verdik.
127-128: Bunun üzerine İlyas`ı
yalanladılar. Onun için Allah`ın ihlâslı kulları müstesna; onların hepsi
(cehenneme) götürüleceklerdir.
133: Lût da elbette
peygamberlerdendi.
134-136: Geridekiler arasında
kalan yaşlı bir kadın dışında, Lût`u ve ailesinin hepsini kurtardık. Sonra
diğerlerini yok ettik.
139: Doğrusu Yunus da gönderilen
peygamberlerdendi.
148: Sonunda ona iman ettiler, bunun üzerine biz
de onları bir süreye kadar yaşattık.
149: Putperestlere sor: Kızlar Rabbinin de
erkekler onların mı?
153: Allah, kızları oğullara tercih mi etmiş!
154-156: Ne oluyor size? Nasıl
hükmediyorsunuz? Hiç düşünmüyor musunuz? Yoksa sizin açık bir deliliniz mi var?
157: Doğru sözlülerden iseniz, kitabınızı getirin!
160: Allah`ın ihlâsa erdirilmiş kulları
müstesnadır (onlar azap görmeyeceklerdir).
164-166: (Melekler şöyle
derler:) Bizim her birimiz için, bilinen bir makam vardır. Şüphesiz biz, orada
sıra sıra dururuz ve şüphesiz Allah`ı tesbih ederiz.
175: Onların halini gör, onlar da görecekler.