27 AĞUSTOS 2O13 Salı günü,
Hanefi Öksüz beye ait Şerefoğlu Köyü hinterlantındaki Hanbey Tarım
İşletmelerinde gerçekleştirilen : "Maraş Sarı Çeltiği Tarla Günü"" etkinliği vardı. Etkinlik gayet güzel
profesyonelce hazırlanmıştı. Ev sahibi sayın valimiz Şükrü Kocatepe ve Hanefi
Öksüz organizasyonun baş mimarlarıydı. İlgili, çok seçkin konuklar vardı.
Kahramanmaraş tarımının duayenlerinden Zekeriya Tanrıverdi, Ökkkeş Bayazıt,
Mehmet Tanış, Muammer Pakdil plaket alan isimlerdi.
Program gereği saygı duruşu ve
İstiklal Marşı okunması sırasında çok duygulandım. Karşımızda bütün ihtişamıyla
yükselen Ahırdağı, önümüzde huşu içinde öne eğilmiş çeltik başakları, insanın
içini ürpertiyor. İnsan ister istemez belleğinde gene İstiklal Marşımızın şu
mısraları beliriyor.
Kim bu cennet vatanın uğrunda
olmaz ki feda?
Şüheda fışkıracak toprağı
sıksan şüheda!
Hanefi Öksüz Bey konuşurken
yine benim içimde hatıralarım depreşti.1950 li yıllar
Dedem, rahmetli Hacı
Osman Arıkan ınçeltiğine, çeltik ağalığına gider. Hanefi beyin anlattığı gibi
her şey insan gücüne dayanmaktadır. Çeltik tarımı çok meşakkatli, zahmetli bir
iş. Çeltik oluşacak, orakçı biçecek, şelek çekilecek, sergende çeltik kuruyup
dövülecek, bazan hava muhalefeti olur, sergen aylar sürer. Sergene serçeler
zarar vermesin diye ses çıkarması amacıyla dolma tüfekle kuru sıkı ara ara
tüfek patlatılacak
Dedemin çeltikten gelmesini dört gözle beklerim. Bana
çeltikten arta kalan barut, kapsül, saçma getirir. Bir de hak edişi olan
çuvallarla çeltik getirir. Daha sonra bunlar çeltik fabrikasında götürülüp çekilir.
Pirinç olarak evimize getirilir. Apakaş diye anılan pirinç pilavı her evde
pişmez.
Hanefi Öksüz beyin konuşması
akademik seviyede bir konuşmaydı. Keşke Ziraat Fakültesi öğrencileri ve Kahramanmaraş taki ziraat mühendisleri de bu törende
olsalardı.İnşaallah yaptığı konuşma
kayda alınmıştır.Bende doğaçlama
bir konuşma olduğu izlenimi uyandı. Bilgi babında dinlettirilipizlettirilebilinir.
Hanefi Öksüz Bey, devletimizin
tarım politikasındaki yanlışlardan bahisle, sanayi gelişirken tarımımız büsbütün
ihmal edildi. Dışarıdan gıda maddesi almayan 24 ülkeden biriyken, şimdi temel
gıda maddelerimizin birçoğunu dışardan ithal etmek zorunda kaldığımızı ifade etti.
Tarım topraklarımızın hiç de bize yetecek kadar olmadığının bilinmesini istedi.
Veraset ve intikallerle, toprak reformu acubesiyle tarım topraklarımızın
parselli imar arsalarına dönüştüğünü ve sakıncalarını anlattı. Torunlar
tarlanın yerini ve yolunu unuttu ifadesini kullandı.
Yanlış tohum yüzünden uğradığımız
zararlardan bahisle, islah edilmiş tohumlarla, bilimsel tarımın ön plana
çıkarılmasını önerdi. Duayen babasından bu yana 45 yıl tarımla iç, içe olduğunu,
30 yıllık sanayiciliğinin onun yanında devede kulak kaldığını beyan etti.7 bin
dönüm arazide örnek çiftçilik yaptığını, Kipaş olarak; meyvecilik, bağcılık, seracılıkla
kar amacı gütmeden örnek, özendirici olmaya çalıştıklarını öyledi.
Son söylemlerinde,
Kahramanmaraş"ın çeltik tarımındaki tarihçeden bahisle, Kahramanmaraş"ın
spesiyal sarı çeltiğini yeniden gündeme taşımak isteğinde olduğunu beyan etti.
Bütün içtenliğimle söylüyorum.
Bu kabil düşünceleri ve niyetleri olanların Allah sayısını artırsın. Buna emsal
insanlara ülkemizin çok gereksinimi var.
Yazımı 17. Yüzyıl halk ozanımız
Karacaoğlan"ın Kahramanmaraş için söylediği şu mısralarla sonlandırmak isterim:
Ovasında çeltik biter,
yaylasında keklik öter, keven biter
Yolum uğradı Maraş"a,
Bedestende şalı gördüm.