Başbakanımız sayın Tayyip
Erdoğan`ın Suriye ve Mısır için duyarsız davranan AB ve Amerika`yı adeta
fırçalar gibi eleştirmesini irdelemek istiyorum.
Kabul etmek gerekir ki sayın
Erdoğan`dan önce, koalisyon hükümeti döneminde sayın Kemal Derviş`in bakanlığı
sırasında çeki düzen verilen ekonomimiz, Erdoğan hükümetleri zamanında Türkiye
ve dünya için neredeyse rekor sayılacak gelişmeler kaydetti. Arzu ettiğimiz
düzeyde olmadığı, ama ülkemizin daha önceki durumu ile kıyaslandığında gözle
görülür bir gelişme olduğu dost düşman herkesçe kabul edilmektedir.
Buradan şuraya gelmek
istiyorum...
Cebinde parası olan insanın
yürüyüşü bile değişir. Çevresindeki etkinliği, saygınlığı artar. İtibar edilen
biri olur.
Devletler de öyledir... Geri kalmış
bir ülkenin siyasileri ne kadar saygın insanlar olurlarsa olsunlar, gelişmiş
ülkelerin idarecileri yanında itibarları olmaz. Hatta randevu talepleri bile
karşılıksız kalır. Bütün bunları gördük ve yaşadık.
Türkiye`nin ekonomik
gelişmesinden sonra, sayın Tayyip Erdoğan, haksızlığa tahammül edemeyen
mizacından kaynaklanan bir davranış ve üslupla önce İsrail Başbakanını Davos`ta
yerin dibine batırarak işe başladı. Bu iş, Türkiye`nin lider ülke olma işidir.
Ve bence sayın Erdoğan`ın yaptığı her çıkış düşünülerek yapılmıştır. Türkiye`yi
lider ülke konumuna çıkaracak çıkışlardır. Sayın Erdoğan`ın "Mısırdaki
darbenin ardında İsrail vardır." çıkışına itiraz hem İsrail`den hem de
Barac Obama`dan geldi.
Hatırlayacaksınız, sayın Tayyip Erdoğan`ın cevabı şöyle: "Ben
İsrail`i suçluyorum, peki sana ne oluyor Amerika!"
Bu cümle, bu çıkış, bu `fırça`
çok önemli...
Bu cümlenin ardında Amerika`ya
çıkışan bir Türkiye var. Hem de haklı gerekçelerle... Suriye`ye kimyasal bomba
atılmış, ölü sayısı binleri geçmiş, Mısır`da katliam devam ediyor...
Sayın Erdoğan`ın bu tür bir
politika izlemesinde Türkiye için yaşanan endişelerin de payı vardır.
Amerika`nın ve İsrail`in birlikte senaryolaştırdıkları meşhur Büyük Ortadoğu
Projesi gereği Ortadoğu`daki büyük devletler küçültülerek lokma haline
getiriliyor... Irak`tan başladılar, sonra Suriye, sonra Mısır... Sırada İran,
sonra da Türkiye olduğu biliniyor. Sayın Erdoğan`ın çabası bu projeye çomak
sokarak ülkesini bölünmekten kurtarmaktır.
Riskli mi?
Oldukça... Adam gibi
yaşayacaksak bu risklere katlanacağız.
Çanakkale`deki gibi...
Yorum sizin...