Sus pus olmuş gecelerin
içinden geçip giderken, gözlerin aklımdan hiç gitmedi çay karası yalnızlığım
Susamış akşamların ezan
seslerinde kalbim ve kalbim Eyüp Sultan"da umuda açılan ellerin gölgesinde
ezilmekte. Gelsen diyorum, paramparça ömrüme gülsen diyorum, bir yudum su
diyorum, öyle çok istiyorum işte yalnızlığım
Anlatılası hikâyeler bitti! Ve
yaşanası zamanlar çoktan tükendi. Şimdi sadece bir parça tuz tadında huzur
diliyorum Rabbim" den ama sen nereden bileceksin? Tadımı, tuzumu ve dahası seni
yitirdiğimi umarsız yalnızlığım
Uykusuzluktan bu gecede
bayılmak üzereyim ve sen yine yoksun yalnızlığım.
Uzak bir kentin herhangi bir
sokağında yine karanlığı sürüyorsun üzerime ve yine gün doğarken kirpiklerim
kavuşmuyor tenimle birbirine yalnızlığım
Ah! Keşke şimdi çocuk olsaydım
ve yine babamın dizlerine sarılıp "yoruldum baba" deyip gözlerinin içine içine
bakıp, kucağına beni alması için türlü numaralar yapsaydım sonrada babamın
boynunda sonsuz bir uykuya dalsaydım yalnızlığım.
Sen benim anamı, babamı ve
bütün sevdiklerimi elimden aldın. Sen benim düşlerimi, uykularımı ve dahası
masum, çocuksu hayallerimi çaldın yalnızlığım. Şimdide bir şey yokmuş gibi
gecelere mahkûm ediyor, ha babam gençliğimi tüketiyor, güneşi haram ediyorsun üzerime.
Ne zaman uyansam gün bitmiş oluyor ve ne zaman yaşıyorum desem karanlık çöküyor
üstüme sonrada gülüyorsun bu halime, hal bilmez, özür dilemez, kötülükten
geçmez ve insanlık ve aşk nedir iplemez yalnızlığım
Ve sözlerin ve gözlerin sonra
ellerin, birde inanılmaz aşk kokulu sohbetlerin hiç geçmedi benden, içimden,
yüreğimden yalnızlığım.