İnsanoğlu dünya gezegenine
geldiği ilk günden beri sürekli
kendisine sorular sorarak, doğrudan
iletişimde bulunmanın yollarını
aramıştır. Bu sorulardan bazıları şunlardır:
Niçin bu gezegendeyim?
Ne yapmak istiyorum?
Amaç nedir?
Kendim için ne yapmak
istiyorum?
Başkaları için ne yapmak
istiyorum?
Bu sorulara doğru cevap veremeyen insanların
pek çoğu milyonlarca yıllık hatanın ve şiddetin sonucu olan kötü huylara sıkı
sıkıya kenetlenmiş kalmışlardır. Şaşkınlıklarından olsa zaman zaman
yükselmişler ve sonra tekrar düşmüşlerdir. Hala yüzyılımızda ilk çağda yaşamış
insanların bilinç düzeyine sahip olanlar vardır. Bu bilinç düzeyinde olanlarda
erdemler mevcut değildir. Aksine zaaflarıyla, işkenceleriyle,
adalatsizlikleriyle, fanatiklilleriyle, kalleşlikleriyle hatırlanıyorlar.
Bunun yanında insanoğlunun bin
yıllar boyunu aşan bir zaman diliminde
milyonlarca kişinin bütün duyumsal melekelerini kullanarak, aklı ile
keşfederek oluşturduğu yeni dünya var. Bu dünya, yetenek, beceriklilik,
yaratıcılık, zeka, ince düşüncelilik ve ön sezi gerektiren bir dünyadır. Beş
yaşındaki bir çocuğun olgunluk
seviyesine ulaştığı bir dünyadan söz ediyoruz. İşte bu dünya içinde 21.yüzyılın
yaşandığı dünyadır.
Bu dünyada insanlar kendilerine karşı daha
güçlü direniş yolları bulacakları ümiydiyle bilim adamlarının ve teknolojinin
peşine düşmektedirler. İnsanlar özgün iradeleriyle ileri ya da geri gidebilecek
yetenekte olduğunu artık anlamıştır. Doğal olarak duygularının, arzularının veye korkularının
tutsağı olmadıklarını da.
Bu dünyada insanlar
başkalarının başarılarını okuyarak ömür geçirmek yerine artık kendisini
başarıya götürecek inançları yaratabilme cesaretini de göstermektedir. Çünkü
tüm bu değerler bilgiyle elde edilmektedir. Bilginin ise hiç kimsnin malı
olmadığını bu çağda insan anlamıştır. Artık herkes kendini ifade etmeye,
istediği eğitimi almaya ve şahsi bir fikre sahip olmaya cesaret etme
özgürlüğünü yaşamaktadır. Bilmediği şeyin peşine düşmemektedir. Ancak bilinmeyen
onu hem heyecanlandırmakta hem de
büyülemektedir. İçindeki en iyi
şeyin ifade etme özgürlüğü olduğunu da anlamaktadır.
Halkı karanlıkta bırakan
cehalet yanlısı rejimlerin amaçları artık bilinmektedir. Sömürücü kaaapitalizm,
yoksulluğu egemen iradenin bir sonucu olarak takdim etse de yalanlarına
giydirdiği perde artık bu yüzyılda geçerliliğini yitirmektedir. Zenginler
zenginliğini, fakirler de fakirliğini
bilir ve hiç kimse mevcut konumunu
değiştiremez hükmü fakir sınıfları etkilemeye
yönelik asırlardır süren melunca oyunlar zaman zaman büyüyüp gelişse de onlar
beynimizi dışa açmaya, bizi istediğimiz
sonuçlara götürecek inançları bulmaya engel olamayacaktır. Çünkü sistemlerini
yalan üzerine bina edenler tarihte erdemli insanlar listesinde yer
alamamışlardır. Çünkü lekeli olanları hiçbir şeyi kabul etmez.
İnsanları özüyle,
özlemleriyle, umutlarıyla kabul eden, bilim, mantık ve teknoloji ile özdeşleşen
bir dünyada yaşamanın keyfini Yüce Yaratanın nasip etmesi niyazı ile.