Sözlükte "ümm",
anne, bir şeyin aslı, bir toplumun reisi; ümmî ise anneci, anne tarafını tutan,
anneye mensup demektir. Istılahta; ümmî, kitâbî bilgilerle zihni doldurulmamış,
doğal hali üzerine kalmış, okuyup yazarak tahsil görmemiş kimseye denir.
Kur`ân`da tekil ve çoğul şekli ile 6 yerde geçmiştir. Ümmî olmak Hz. Muhammed
(a.s.)`in Kur`ân`da geçen bir vasfıdır (A`râf, 7/157). Peygamberin ümmî olması;
onun insanlara aktardığı bilgilerin akıl, tecrübe ve duyu organlarıyla elde
ettiği bilgiler olmadığını, çünkü onun bu anlamda bir tahsil görmediğini,
tebliğ ettiği bilgilerin yüce kudrete, ilmi sınırsız Yaratıcı`ya dayandığını
ifade eder. Peygamber, entelektüel bilgiye sahip bir insan olsa idi,
muhatapları üzerindeki etkisi azalır, kendi bilgilerini aktardığı ileri
sürülürdü. Nitekim Kur`ân`-da bu gerçek şöyle dile getirilmiştir: "(Ey
Muhammed!) Sen bundan önce bir kitap okumuyordun, elinle de onu yazmıyordun,
öyle olsaydı, (Allah`ın sözünü boşa çıkarmaya çalışan) iptalciler
şüphelenirlerdi." (Ankebût, 29/48). Hiçbir tahsil görmemiş insanın,
bilimsel gerçekleri söylemesi, söylediklerinin vahye dayalı olduğunun
kanıtıdır.
Cibril (a.s.), ilk vahyi
getirip "oku" dediğinde Hz. Peygamber (a.s.) "Ben okuyan biri
değilim." demesi (Buhârî, Bed`u`l-vahy, 3) onun ümmî olduğunu ortaya
koymaktadır. Hz. Muhammed (a.s.)`in, yetiştiği toplumda tahsil görecek bir
imkânı da yoktu. Çünkü O toplum da ümmî idi. Kur`ân`da bu husus açıkça
bildirilmektedir (Cum`a, 62/2). (İ.K.) DİB Dini Kavramlar Sözlüğü