Sidre, Arabistan kirazı
denilen nebk ağacıdır. Sidretü`l-münteha; son sidre, yani son ağaç demektir.
Çünkü münteha son yer veya son sınır anlamına gelmektedir. Buna göre bir sıra
ağacın en sonundaki ağaca atfen kullanılır. Tüm bilgiler sidretü`l-mütehada son
bulur. Ötede bulunanı ancak Allah bilir. "Andolsun onu, sidretü`l
müntehanın yanında önceden bir defa daha görmüştü. Cennetü`l Me`va da onun
yanındadır. Sidreyi kaplayan kaplamıştır." (Necm, 53/13-16).
İslâm bilginleri bu âyetleri yorumlarken
iki görüş ileri sürmüşlerdir. Birincisine göre sidre-i müntehâ, yedinci kat
semada bir ağaçtır ve cennetteki dört ırmak bu ağacın altından kaynamaktadır.
İkinci görüşe göre, sidre-i müntehâ, akılların hayrette kaldığı, bunun üstünde
bir hayret tasavvur edilemeyeceği şey demektir. Diğer bir ifade ile bunun
tarifi ve tavsifi mümkün değildir. Elmalılı Hamdi Yazır ise sidre-i müntehâ
hakkında şunları söylemiştir: "Arşın sağından yedinci veya altıncı semada
bir nebk ağacıdır ki, muttakilere mev`ud olan cennetteki nehirler onun altından
kaynar... Ya da sidre-i müntehâ cennetin uçlarındandır. Üzerinde sündüs ve
istebrekin etekleri vardır." İbn Abbas`ın anlattığına göre sidre-i müntehâ
arşın tahtında bir sidredir ki melek, nebi veya insanlardan âlim olanların ilmi
nihayet ona müntehi olur. Ondan ötesi gaybtır. Allah`tan başkası bilmez. (F.K.)
DİB Dini Kavramlar Sözlüğü