Hollywood filmi seyrederken
(Amerikan propagandası filminde), papazlar sorunların çözümünde anahtar rolünü
alırken, Yahudiler mazlum ve daima haksızlığa uğrayanken, bizim filmlerimizde
ise imamlar genellikle sorun kaynağı gösterildi ve batıya karşı ezikliğimiz
vurgulandı. Camiye giden insanlar ya cahildi ya da bu ülkenin başına bela
insanlar. Öyle böyle derken gençlerimiz camilerden soğudular, imamlara aşırıcı
gözüyle baktılar ve bir nevi aforoza uğradılar
Oysa böyle mi gerçekler?
Tarihte haçlı ordularını kuranlar bizler miyiz? Hristiyanlar ayaklarını
bastıkları toprakları kırmızı kana bulamış, milyonlarca Müslümanı sırf Müslüman
oldukları için öldürmüşlerdi; tarihe bakın göreceksiniz. İngilizlerin meşhur
kralı Leon bile "hayatımda ki en büyük hatam, Selahattin ile yaptığım bu
savaşlardı, çünkü o savaşılamayacak yüce bir insanmış. Bunu bana yaptıran
papayı asla affetmeyeceğim"" derken tarihi bir itirafta bulunmuştu.
Bizim camilerimizin büyüklüğü
övündüğümüz bir konu iken içinin boşluğunu görmeyişimiz neden? Her şehirde
temsili camiiler var peki cemaat nerede? Sanki camilerimizi aksesuar niyetine
yapmışız
Oysa dinimiz cemaat ile namaza çok ehemmiyet vermiş ve cemaate devam
edenin namazını bireysel namaz kılandan 27 kat üstün ilan etmiş! Bir sabah yada
akşam namazında üç yada beş kişi ile namaz kılmak bana dokunuyor desem, bana
böyle dokunuyorsa, o camilerin asıl sahibi Zülcelâl"i vel-ikrama nasıl
dokunmasın ki? Ne olacak bu bizim halimiz. Evde bir televizyon dizisinin
saatini şaşırmadan takip eden, işine beş dakika gecikmeyen, davet olduğu zaman
süslenen, temizlenen ve saatinde orada olan, hatta kilometrelerce yol kat edip
ulaşan bizler!!! Yanı başımızda ki camilerden her gün beş kez davet geliyorken,
kulaklarımız duymaz olmuş, fikrimiz matlaşmış ve camilerden uzak olmuşuz. İnsan
sevdiği ile beraberdir der Mevlana, biz televizyonu seviyoruz, davetleri
seviyoruz, akrabalarımızı hatta diğer şeyleri
Bunları bize veren, işin özü
olan, her şeyin sahibi olan Allah"ı sevmiyor muyuz? Biraz ağır oldu bu cümle
ama hareketlerimizin çıktığı yol bu olmuyor mu? Düşün şimdi düşün
Papa 16. Benediktus dünyayı
kendi kabul ettiği eksene göre düzenlemek için her şey yaptı ve başaramadığı
içinde istifa etti ve görevinden ayrıldı. Neler yaptı biraz sayalım mı? 11
Eylül sürecinin konseptinde yer alan Papa İslam"ı da şiddet dini ilan etti. Hristiyanlıkta
akıl ve mantığa Müslümanlıktan daha fazla yer ayrıldığını da iddia etti. Daha
önce de Budizm için "beyin mastürbasyonu" diyen 16. Benediktus, Auschwitz
Toplama Kampı"nı da ziyaret etti, ama ziyareti sırasında beklendiği gibi
antisemitizm konusuna değinmedi. Papanın bu tutumunu çoğu Musevi cemaati
yaralayıcı olarak tanımladı. Kürtajdan gen teknolojisine, prezervatiften
ötenaziye kadar her şeye karşı olan ve her konuda konuşan Papa 16. Benediktus
bütün dünyanın kullandığı takvime dahi müdahale etmek istedi. Brezilya ziyareti
konuşmasında Brezilya`da yerlilere Katolikliğin zorlama, baskı ve hile ile
değil, öteden beri böyle bir dine çektikleri hasrete cevaben geldiğini söyledi.
Bu kadar ileriye belki Cortes bile gitmemişti. İşte papa!!!
Siz hiç diyanet başkanından
""Hristiyanlık ve Musevilik bozuktur ve bizler onların yaptıklarından uzağız, o
dinler şiddeti her zaman araç olarak kullanmışlardır, İslam mantığı ve gerçeği
söyler diğer dinler ise safsatayla geçinir"" böyle bir söz duydunuz mu? Ben duysaydım inanın "doğrudur doğrudur
doğrudur"" derdim. Ama duyamazsınız bu sözleri
Çünkü içimizde ki Müslümandan
bozma dinsizler, devlet elden gidiyor, Şeriat geliyor, siz dinle ilgili söz
söylersiniz ve dinin dili olmaz diye bağırırdılar. Gazeteler manşet üstüne
manşet atar, akıllarınca İslam"da ki yanlışları manşet yaparlardı (İslam"da
yanlış bir kelime Vallahi Billahi hiç görmedim).
Biz olamayacak mıyız? Kendimiz olmayı
beceremeyecek miyiz? Ah güzel tarihim seni nasılda özlerim
Bu ülkede yapılan en zararlı
inkılaplardan biridir belki "hilafet makamının"" kaldırılması. Niçin Vatikan"a
karşı çıkılmıyorken bizde hilafet makamı sorun kabul edildi. Ne yani Vatikan"ı
içinde bir ülke yapan İtalya geri mi kaldı ya da başbakanlık koltuğuna
oturmadan önce yeminini papazın önünde yapan İngiltere, ispanya ve diğer
Hristiyan ülkeler geri mi kaldı? Ya da İsrail? Anlayacağınız bakış açımız
yanlış; hilafet değil; bu kadar Müslümanı başsız bırakmak günah değil mi?