Uzaktan yani ismen uzun
zamandan beri tanıdığım halde yakından geç tanıştığım nadide kişilerden
birsidir Kenan Seyithanoğlu. Bir vesile olmadan kişilerin birbirini tanıması
elbette ki mümkün değil. Merhum Erdem Bayazıt"ın ısrarla "Dört Mevsim Maraş"
dergisine yazı göndermem talebine binaen dergide çıkan ilk yazımdan sonraya
denk gelir Kenan Seyithanoğlu ile tanışmamız.
Bir kültür ve ideal insanı
olmasından dolayı olacak ki karşısındaki kişinin makamından önce kültürle bağlantısının
önem taşıdığını gördüm merhum Kenan ağabeyde. Yakın tanışmamızdan sonra yüz
yüze veya telefonla görüşmelerimizin hepsinde yazmak ve toplumsal çalışmalar
konu olmuştur konuşmalarımıza. Son zamanlarda ağırlaşan hastalığından dolayı
onu yormamak maksadıyla aramaktan uzak durduğum için daha birkaç gün önce
İstanbul"dan bir arkadaşımla yaptığım telefon görüşmesinde durumunu sorduğumda
o durumda bile yapılacak çalışmalardan söz ettiğini duydum."Gözü arkasında
olmak" böyle bir şey herhalde. Bugün toplumumuzda bu kadar idealist kaç insan
var acaba?
Telefon arama kayıtlarından
hareketle tespitime göre en son 3 Şubat akşamı görüşmüşüz onunla. Telefon
çaldığı anda bakmak mümkün olmadığı için bilahare ben aramıştım, daha önceleri
ben aradığım zaman kendisi bakamayıp da sonra döndüğünde önce ben aradığım için
telefonu kapatıp benim aramama misilleme yapmıştı herhalde, önce kendisi
aradığı için olmalı ki bu sefer ben aradığımda telefonu kapatıp tekrardan
kendisi aramıştı. Hastalığının arttığı nefes alıp verişinden belli oluyordu.
Kısa denilebilecek bir görüşmede "Sönmeyen Yıldızlar" projesinden söz ederek
hem beni başlayan/başlayacak olan bu çalışmadan haberdar etmiş, hem de
çalışmaya destek olmamı istemişti. O halde bile sağlığı elverdiği zamanda
yapmak isteyip de gerçekleştiremediği bu projenin hayata geçirilmesini çok arzu
ediyordu.
Daha önceleri "Kim Kimdir"
projesi ile Kahramanmaraşlıların tanıtımını esas alan bir düşüncenin yazılı
olarak gerçekleştirilmesini planlıyordu, bunu da çok arzu ediyordu.12 Ekim 2010
tarihinde Mevlana Demirel"den "Kahramanmaraş Kim Kimdir Projesi faaliyete
geçirildi" şeklinde bir mail almıştım ancak bugüne kadar başka bir gelişme
duymamıştım. Fakat her görüşmemizde merhum Kenan ağabey bu çalışmanın
başlamasından ve gerçekleşmesinden söz ediyordu. Nihayet yapılacak bu çalışmanın
ismini "Sönmeyen Yıldızlar" olarak değiştirmiş ve hazırlanma şeklini de daha
kapsamlı olarak düşünmüşlerdi. Hedefe ulaşmak için o olanca gücüyle koşmasına
rağmen çok arzu ettiği bu projenin gerçekleşmesini göremedi. Dileriz arzusu
yerine gelir.
Onun Maraş"a ve Maraşlıya ait
ne varsa hemen hepsinin kayda alınıp irdelenmesini çok önemsediğini bildiğim
için "Dört Mevsim Maraş" dergisinin son sayısını çıkarmaya hazırlandığı sırada,
hakkında yok denecek kadar çok kısıtlı yazılı bilgiler bulunmasına rağmen "Şeyh
Adil" ile ilgili yazmam isteğini karşılıksız bırakmamıştım. O,İstanbul" da
yaşamasına rağmen kentine aidiyetini hiçbir zaman unutmuyordu, unutamıyordu.
Onun gözünde Maraş ve Maraşlı çok önemliydi, bu kentin kültür ve gelenekleri
vazgeçilmez nitelikteydi.
Tanıdığım kadarıyla o,omuzuna
basılmasına hiç gücenmemiş, alınganlık göstermemiş, farkında olmuyor görünmüş,
hatta izin vermiş, fakat kendisi asla kimsenin omuzuna basmamıştır. Bir kişinin
hayatında bu ayrıntının önemi kadar değişen günümüz şartları cihetinden de bu
davranış daha farklı bir önem kazanmış durumdadır. Başkalarının başarısıyla
kıvanç duymuş, çevresindekilerin başarılı olmaları için büyük gayret sarf
etmiş, kendi tabiri ile onlara;"amcalık, ağabeylik" yapmayı her zaman
yeğlemiştir.
"Her nefis ölümü tadacaktır !"
ferman-ı İlâhî"sine bağlı olarak Kenan Seyithanoğlu"nun bu dünyayı terk
etmesiyle binlerce kişi de "amcasını, ağabeyini" kaybetmiştir. Her ölüm,
yaşayanlar için bir ibrettir. İnsanlar, iyi veya kötü yaptıkları ile anılırlar.
Her ölenin arkasından, sağ kalanların kendileri için çıkaracakları dersler
vardır. Dün, ölen başkalarının arkasından konuşulduğu gibi bugün de Kenen
Seyithanoğlu"nun arkasından konuşulmaktadır/konuşulacaktır, ama çok iyi sözler
söylenilmektedir. İşte bir kişi için, geride bıraktıkları için önemli olan da
budur, ibret alınacaklar, çıkarılacak dersler işte budur.
Önemli olan arkada hoş bir
seda bırakmaktır. O artık bizi duymuyor, bu yüzden anlatılanlar riya
olmayacaktır, ona ne mutlu, geride kalanlara ne mutlu! Allah"tan rahmet
diliyorum onun için.