Ta, Kanuni zamanından bu yana, Fransızlarla ilişkilerimizde, tek taraflı olarak hasbi davranmışız. Uluslararası platformda, onların hep müşküllerini halletmiş, hatta tutsak krallarını tutsaklıktan kurtarmışız. Karşı jest olarak bir mukabele görmüş müyüz? Ne gezer Kapitülasyonlarla kanımızı sömürtmüşüz. Hep sinsi, içten pazarlıklı Haçlı zihniyetiyle hareket etmişlerdir.
Tarihi perspektif içinde, bahtsız Osmanlı şehzadesi Cem Sultan"ın katlinden Fransa kralı III. Fransuva sorumludur. Osmanlıyı şantajlarla her vesilede köşeye sıkıştırmak isteyen Batı, bir ara Rodos Şövalyeleriyle, daha sonra Papa vesilesiyle, son olarak da Fransa Kralı III. Fransuva vesilesiyle ellerinde koz olarak Osmanlıya karşı kullanmışlardır. Papa"nın esiri olan Cem Sultanı tehditle III. Fransuva Papa"nın elinden almıştır. Papa Cem Sultanı teslim etmeden, onun muarızı olan Fransa kralı tarafından kullanılmaması için, rivayete göre bulaşıcı bir cilt hastalığı taşıyan zehirli bir usturayla tıraş ettirir. Cem Sultan"ın bütün vücudu yara bere içinde kalır ve diyar-ı küfürde şehit olur. Çok acı, iç burkucu bir olay Ancak Cem Sultan devletine karşı kendini ikbal için istismar ettirmemiştir. İşte bunu bu milletin evladına reva gören menfur millet.
Hangi döneme bakarsanız bakınız, ilişkilerimizde hep ihanetlere tanıklık edersiniz. Gerek Tanzimat"ın İlanında, gerek meşrutiyetin kabulünde hep Fransız kışkırtmalarına tanık oluyoruz. Büyük Türk Padişahı Abdülhamit"e karşı yıllarca Jön Türklere kucak açmış, çıkarılan gazetelerle, propoğandalarla Osmanlıyı badireden badireye sokmuştur. Prens Sabaheddin dâhil, Ermeni tedhişçilerine kadar hepsini finanse etmiştir.
Cumhuriyet döneminde de aynı sâri hastalık devam etmiştir. Türkiye Cumhuriyeti Devletiyle barışık olamayanlar hep Fransa"da olmuşlar, her vesilede de Türkiye Cumhuriyeti Devleti"nin aleyhinde olan eylemlerde boy göstermişler. Nerde uluslar arası bir gösteri ve faaliyet varsa orada arz-ı endam etmişlerdir. Ermeni Asala tedhiş örgütünün diplomatlarıma yönelik saldırılarında kaldırılan her taşı altından bu menfur emelli insanlar çıkmıştır.
Son Paris"te öldürülen PKK"lı üç kadının öldürülmesinde hedef gene Türkiye Cumhuriyeti Devletidir. Sezgimiz ve bulgular, bu cinayette gizli Fransız derin devletinin parmağı vardır. Hazırlanan provakatif eylemlerle devletimiz zora sokulmaya çalışılacaktır. Bu adamların niyetleri hiç de üzüm yemek değildir. Çok temkinli, dikkatli olup bu handikaptan esenlikle çıkmalıyız. Çok zor bir dönemden geçiyoruz, tarihi bir sınavdan geçmekteyiz. Kimin dost, kimin düşman olduğu belli değil. Kuzu postuna bürünmüş nice kurtlar sırtlanlar içimizde kol geziyor. Ümitsizliğe, karamsarlığa kapılmamak gerekir. Milletimizin sağduyusu, bu metaneti bu badireyi de atlatacaktır. Türk Milleti tarih boyunca onca ihanetler görmüş, hepsinden de yüzünün akıyla çıkmayı bilmiştir.
Sözde demokrasi, özgürlük adına hareket ettiğini söyleyenleri, Fransız işbirlikçilerini Kahramanmaraşlıya anlatmaya gerek yok 1920 de ninelerimiz, dedelerimiz bunu bire bir yaşamışlar, bizlere de bu cennet vatanımızı emanet etmişler. Güya uygarlık adına hareket eden ,""tek dişi kalmış bu canavarın"" maskesini biz düşürmüş ve tüm dünyaya deşifre etmişiz.
Fransızların yakın tarihte Cezayir"de katlettikleri Müslümanların daha kanı kurumamıştır. Dedelerimizden dinledik. Kahramanmaraş"ın işgalleri sırasında Cezayir"den getirdikleri Müslüman Arapları kıyıma uğratmışlardır. Müslümanı, müslümana kırdırmışlardır.
Görevim vesilesiyle bir yıl kaldığım Fransa"da, Fransızların bende bıraktığı izlenim. O,kendinden olmayan unsurları yok etmek isteyen, yok eden, dokuz başlı bir ejderhadır. Onun olduğu ortamda başka unsurların yaşama hakkı yoktur. Bütün temennim bizdeki gafillerin olabilecek provokasyonlara alet olmamaları ve etle tırnak gibi olduğumuzu akıllarından çıkarmamalarıdır.