Hiçbir büyük adam bilmiyorum
ki politik çıkarları için yaşamış olsun ve çıkarları doğrultusunda insanı insan
yapan değerleri ayaklar altında çiğnesin. Politikayla uğraşan geçmişe adını
kazımayı başarmış insanlar bile dik duruşundan asla taviz vermedi, veremezdi.
Neler görmedik.
Dün davam diyen sözde kavga
adamlarının asıl kavgasının şahsi çıkarları ve ceylan derisinde yapılmış
kırmızı gösterişli koltuklar uğruna davalarını ucuza kapattıklarını mı?
Meydanlarda ya da her hangi
bir sivil toplum kuruluşunda, inanç kardeşlerim, omuz omuza mücadele verdiğim
dava arkadaşlarım, kavgamız sonsuzluğun esatiri destanlarıyla örülmüş davamız
ötelerin kutlu müjdelerine mazhar olmuş ebedi saadetin huzurlu kaynaklarından
besleniyor. Ve biz kendimize hakkın yüceltilmesini asıl görev bildik, şahsımız
ülkemizin, inancımızın ve milletimizin çıkarları doğrultusunda bir hizmetçi,
bir adanmış kurban diyen maneviyat ve kutsal kıyıcısı kahraman siyasetçileri mi
görmedik.
Yoldaşlarım, asıl mücadelemiz
halkımızın ezilmiş gururunu yeniden onarmak, sosyal adaletsizliği kaldırıp,
eşit vatandaş statüsünde ülke sınırları içinde yaşayan işçi, emekçi
arkadaşlarımızı hem ulusal hem de global dünyada efendi yapmak diyen bilenmiş
oraklarıyla kelle avcısı siyasetçiler mi görmedik.
Neler görmedik, ırkımızın
yüceltilmesi birinci hedefimizdir milli değerlerimiz ile alay edilmesine
müsaade etmeyiz, ülkemizin hür ve özgür dünyada soydaşlarımızla bütün
sınırların ortadan kaldırıldığı tek bir coğrafya üzerinde en büyük güç haline
getirmek ülkümüzdür diyen tamir edilmiş çıkar dişleriyle milletin ruhunu
parçalayan politik avcılar mı görmedik.
Neler görmedik şu ömrümüzde!
Kapı kapı dolaşan sözde ülke
ve millet aşığı nadanlar mı görmedik. İnandığı değerleri ve dostların bir oya
satan politik çıkarcılar mı görmedik! Efendi olmayı halkını ezmek sayan, lider
olmayı milletini sömürmek bilen çıkarcı kaypak insanlar mı görmedik! İnsanların
derdini dinlemek için toplantı tertip edip, sonra o toplantıda yarı ergin bir
çocuk edasıyla telefonla uğraşan ve en acısı o salonu terk eden sözde dert
ortağı adamlar mı görmedik! Bir ceylan gibi parti parti seken, bir keskin
nişancı gibi insanların en zayıf noktasında onları avlayan, birazcık güç için
herküllerin başını vuran, birkaç dönüm arazinin değeri için milli serveti talan
eden, en muhteşem dansçılara bile taş çıkartan kıvrak ruhlu, oynak zikirli
yamuk yumuk bedenler mi görmedik.
Bunlar da nerden çıktı demeyin
şimdi! Hiçbir zaman dilimizden düşürmedik ki bunları. Ve hiçbir zaman ders
çıkarmadık ki bunlardan. Bütün rezaletleri görmemize rağmen oturduk alkış
tuttuk kendi ellerimizle. Bütün ihanetlere madalyalar taktık, her şeyimizi
sömürenleri ulusal kahraman ilan ettik ve sonra dönüp BU MİLLET ADAM OLMAZ
dedik. Bu millet bu zihniyetle adam olamazdı zira her ferdi ışık saçmayan bir
toplum ebedi karanlığa mahkûm oluyordu. Hiç dilimizden düşürüp aklımızdan
çıkardık mı ki? Ve ben sormuyorum, soru başka yerden geliyor: bu akılla, bu
fikirle, bu zihniyetle, bu hal ile NEREYE GİDİYORSUNUZ?
Politik avcıların insanlık
tanımı başka, peki ya insanlığını değersiz servetlere satmayacak gerçek
efendiler! Diriliş ne zaman?