Sevgili Okuyucular, bundan
önceki yazımda "Çağımızda Aile ve Gençlik Problemleri" konulu bir makale için
ön çalışma olmak üzere Ortaöğretim rehber öğretmenler ile yaptığım bir anketin
sonucunu siz değerli okuyucularımla paylaşmıştım. Bu yazımda ise bazı
ortağraöğrenim öğrencileri ile yaptığım anket sonuçlarını siz değerli
okuyucularımın ve anne-babaların dikkatlerine sunmak istiyorum.
Öğrencilerimiz sorularını
şöyle dile getirmişlerdir:
1-Ailem tarafından daha küçük
yaşımda çalışıp kendi kazancımı elde etmeye, kendi ayaklarım üstünde kalmaya ve
kardeşlerime bakmaya zorlandım. Babam kendi kaderini bana yaşattı. Çocukluğumu
yaşayamadım. Bunun özlemini duyuyor ve ezikliğini yaşıyorum.
2-Ailem beni ekonomik olarak
çok sıkıyor. Benim paraya ihtiyacım olacağını düşünmüyorlar. Bu yaşta parayı ne
yapacaksın, nereye harcayacaksın diyorlar.
3- Çoğumuz 11-12 yaşında
sigaraya başladık ve hala içiyoruz.
4-Derslerde zorlanıyoruz,
alışkanlık edinemediğimiz için derse çalışma hevesimiz yok. Heveslendirecek
hocamız da yok. Birçoğu bizi okuduğumuz okullardan dolayı eleştiriyorlar. Erkek
çocuklar şiddete maruz kalıyorlar.
5-Aileler her gencin normal
olarak yaşayabileceği karşı cinsle ilişkisine hoş bakmıyorlar.
6-Büyüklerimiz hata yapabileceğimizi
düşünmedikleri için bize olumsuz davranıyorlar.
7-Bizim kararlarımız
ailelerimiz için önemli değil. Bizi fert olarak görmüyorlar. "Çocuktur anlamaz"
anlayışı var.
8-Büyüklerin yanlış bir
hareketi olsa bile büyük olduğu için doğru kabul ediliyor.
9-Bazı öğretmenlerimiz dersi
ciddiye almıyorlar. Geçiştiriyorlar. Kendi egoları için bizi notla tehdit
ediyorlar.
10-Biz kendimizi hala çocuk
hissediyoruz.
11-Ailem ders çalışmam ve
kılık kıyafetim konusunda bana baskı uyguluyor.
12- Sık sık müsafir geliyor. O
nedenle de ders çalışamıyoruz. Evde ders çalışma ortamı bulamıyoruz.
13-Karşı cinsle sorunlarımız
var, duygusal problemler yaşıyoruz.
14-Diğer kardeşlerim okuyup
meslek sahibi oldular; ailem benim de üniversite okumam için aşırı baskı
yapıyor.
15-Özellikle bazı meslek dersi
öğretmenlerimiz sizde akıl yok mu bu okula gelinir mi diye rencide ediyorlar.
Öğretmenler tarafından hakarete maruz kalıyoruz.
16-Bir yerden destek almadan
ders çalışamıyoruz. Kafamıza takılan soruları sorduğumuzda bazı hocalarımızın
olumsuz tepkileri nedeniyle soru sorma şevkimiz kırılıyor.
17-Bizi kimse anlamıyor.
Büyüklerimiz bizi kabullenmiyor. Arkadaşlarımızla iletişim sorunumuz var.
18-Anne-babamıza derdimizi
anlatamıyoruz. Anlatsak da ilgilenmiyorlar. Sin "çocuksunuz ne bilirsiniz"
anlayışı var.
19-Benim bakıma ihtiyacım
varken kardeşlerime bakmaya zorlanıyorum.
20-Derdimi sıkıntımı kendime
bile anlatamıyorum. Benden kaçıyorum kendimi buluyorum, kendimden kaçıyorum
beni buluyorum.
21-Hayata nereden
başlayacağımı bilmiyorum. Başlasam da çok geç olduğunu düşünüyorum.
22-Tek amacım okulu bitirip
hayata atılmak ve ondan intikamımı almak.
23-Sorunlarımı kimseyle
paylaşamıyorum.
24-Benim tuttuğum futbol
takımı babamın tuttuğu takıma galip geldiği için babam bir haftadır benimle
konuşmuyor ve aynı sofraya oturmuyor.
25-Okuma alışkanlığım yok,
kazandırmak için bana örnek olacak ne çevremde ne de okulumda örnek kimse yok.
Sevgili okuyucularım, geleceğimizin teminatı
olan öğrencilerimizden bazılarıyla yaptığımız anketlerde gördük ki, onlar
hayata çok olumsuz bakıyorlar. Adeta "bir dokun bin ah işit". Gençlerimiz
sevgisizlikten, ilgisizlikten yakınıyorlar.
Bu durum gösteriyor ki,
gençlerimizin yetişmesi için hem anne-babalara hem okulda eğitim veren
öğretmenlerimize hem de toplumumuza büyük görevler düşmektedir. Şuna inanıyoruz
ki olgunluğa erişmek birden bire gerçekleşmez. İnsan da tıpkı meyve gibi
aşamalı olarak olgunlaşır. Ağaçtaki meyvenin zamana, karanlığa, taze havaya,
gün ışığına, yağmura gereksinimi vardır. Bu süreçte olgunlaşır, düşmeye
hazırlanır. Aynen insan da aşamalı olarak büyür, olgunlaşır ve kemale erer.
Yaşamın bütün anlamlarını hem
bilerek hem de yaşayarak toplumsal ahlak ve saygınlığın içinde gençlerimizin
yetişmelerini diliyorum.