Şehirden, Kendinden, Pragmatizmden Kaçış
Nuhan Nebi Çam"ın kaleminden
doğan yeni öykü kitabı "KAÇIŞ" bana iç benliğimle baş başa kalmanın ürküntüsünü
hissettirdi. Karambollerin, hercai hallerin, korkuların, Karamozovlar"ın ve
Raskolnikovlar"ın renklerini içinde tutan, niceliği kısıtlı ama büyük boyutlu
bir öykü kitabı.
Çam"ın kitabını büyük bir
zevkle okuduğumu içtenlikle itiraf etmeliyim. Kelimelerin seçimi, cümlelerin
inşası, şekille ilgili özellikler adeta bir işçiyle, bir kalem emekçisiyle
karşı karşıya olduğum duygusunu verdi bana.
"Kaçış" yirmi bir ayrı öyküden
oluşuyor. Eserin tamamı 128 sayfa ve kitap Ötüken Neşriyat tarafından
yayımlanmıştır. Yangın Sonrası Ölmek adını taşıyan ve yazarın 2005 yılında aynı
yayınevi tarafından raflara gönderilen eserinin üzerinden beş buçuk yıl sonra
bu kitabın yayınlandığını, 2011"in mayısında okuyucuyla buluştuğunu görüyoruz.
Bu eserde Ahmet Haşim"in şiiri
anlatırken "Ses ile müzik" arasında durmasından bahsetmesi gibi bir hava
hissettim. Öykülerde şiirsel bir ses, yoğunlaşmış haller ve olaylardan çokça
uzak duran bir durumlar/ kesitler/ dondurulmuş çerçeveler bütünüyle
karşılaşıyoruz ve kalburüstü okuyucuya bir okuma ziyafeti sunan tasvirler,
canlı anlatımlar, egzistansiyalist duruşlarla karşılaşıyoruz. Tabi, kafasının
içindeki beyinciği zorlamak istemeyen sıradan okura bu çalışma ilgi çekici
gelmeyebilir. Onlar, Şafakgiller, Pamuk Prensler
familyasının bir takipçisi
olmayı sürdürebilirler.
Kaçış"taki öykülerin
azımsanmayacak yekûnu ben"in etrafında kurulan ve halkasını genişletin
metinlerdir. Yoğun bir bilinç akışı var bu öykülerde. Uykuyla uyanıklık
arasında gidip gelen kahramanlar toplamı. Ve ana öykünün, çerçeve metnin
"Kaçış" adını taşıyan olduğunu, "Yokoluş ve Diğerleri" isimli öykünün ise ayrı
bir zaviyeden hem anlatı kişisinin ruhsal dünyasını, hem de eserdeki metinlerin
tamamında adım adım gezen kahramanın iç dünyasını vermesi açısından
önemsiyorum, diyorum.
Yedi İklim Dergisi"nde yoğun
olmak üzere bazı dergilerde ve sanal dünyada yazılarını okuduğum yazar Çam ile
teşrik-i mesai yaptığımız zamanlardan tanışıklığım var ve onun karmakarışık
dünyasının ama dobra dobra dünyasının yazdığı öykülere de yansıdığını
görüyorum. Bir Truman Capote"ın bir Marguerite Duras"ın, bir Poe"nun ve
Kafka"nın yazdıkları, bir Faulkner"in ortaya koydukları ya da bizim edebi
coğrafyamızdan Rasim Özdenören"in ürettiği metinler sevgili Nuhan"ın yazdıkları
için birer idol olabilir mi ki ben bunun bu şekilde olduğunu okumalarım
neticesinde çekinmeden söyleyebilirim.
"Yürümeye şehrin karanlığından
başlıyorum. Sıfırdan ve denize çalan gözlerinden başlıyorum. Yorgun gemiler
geçiyor. Yelken direklerine martılar tünemiş. Parkam yırtık. Sakallarım
haftalarca uzun. Seni bulamıyorum. Yalnız kalıyorum. Dostlarımı tanıyamıyorum."
(s.30)
Ben anlatıcının ve ben"in
anlatımının yoğun olarak kullanıldığını daha önce belirtmiştim. Nuhan Nebi"nin
değil de kitabın üzerinde bir Özen Yula"nın, Cemil Kavukçu"nun ya da Seyit
Göktepe"nin adı olsaydı "Kaçış"ın yazar isminin olduğu bölümde, bizim
camiamızın okurları-yazarları-hokkabaz eleştirmenleri esere nasıl bir gözle
bakarlardı, merak ediyorum.
Kitap, "Bir Yaşamak Düşünmek"
adını taşıyan öyküyle başlıyor. Ve diğer bütün metinlerde anlatı kişisinin
kahraman olduğu, kahramanın anlatıcı kılığında göründüğü durumlarla
karşılaşıyoruz. Tabii eserdeki satır aralarından yazarın güçlü bir gelenekten
beslendiğini de görüyorum. Bir öyküde adı "Deli"dir, Fuzuli"den beyitleri
öyküye ustaca yedirmesi Nuhan için takdire layık bir çaba olarak kayıt edilebilir,
diyorum.
Zarif, samimi ve doğal bir
anlatım kuşatmıştır beni. Zorlandığım, anlamakta güçlük çektiğim ama tamamlamam
için bana bırakıldığı bölümlerin de olduğunu hissettiğim bir çalışmadır, Kaçış
ve eserdeki öyküler.
Kısa ve darbeyi indiren
cümleler, kitabın başından sonuna kadar kullanılmıştır: "Bir şair ölür, bir
öykücü. Buruk gözleriyle ahşap dolapta onun kitapları, el yazısıyla doldurulmuş
not defterleri kalır. Otel odası: Bir masa. Bir gaz lambası. Şehrin çatılarına bakan, uzaktaki denize
açılan bir pencere. Duvarda bir tablo, içerisinde önde bir sedir ağacı, haki
yeşil yapraklar
(s.99) Ama benin anlatıldığı öykülerde yazarın bir yerlere
saplanıp kalmaması için olayların anlatımına da ağırlık vermesi gerekmektedir,
derim.