Arkadaşım Doktor Erdem Bozkurt
tam bir kitap kurdudur. Nereye gitse kitapçıları, sahafları dolaşır, hoşuna
giden kitapları alır ve kesinlikle okur.
Onunla daha çok Yaşar Pastanesinde bir araya geliriz. Geçenlerde ondan bir kitap alıp okudum. Bu kitabı sizinle paylaşmak istiyorum.
Kitabın adı "Üç Tarz-ı Siyaset", yazarı Yusuf Akçura Yusuf Akçura, Kazan Tatarlarından olup yedi yaşındayken Osmanlılara sığınan bir ailenin oğludur. Kendisini fevkalâde yetiştirmiş bir fikir adamıdır. 1903 Yılında ilk defa Osmanlıların uygulamaları gerektiği üç siyaset tarzını "Üç Tarz-ı Siyaset" adı altında ve bir makale olarak yazmıştır. Osmanlıların öteden beri uyguladığı ve uygulamasını düşünebileceği tarzlar ortaya atmıştır. Makale yayımlandıktan sonra olumlu ve olumsuz tepkiler almıştır. Yukarıda adını zikrettiğimiz kitapta bu tepkilerin olumlu ve olumsuz örnekleri de birer adet verilmiştir. Mesela Ali Kemal bunun hayalî olduğunu, uygulanabilirliğinin bulunmadığını makale şeklinde yazmıştır. Ahmet Ferit ise gerçekçi bulduğunu, uygulanabilirliğini yazmıştır. Kitapta bütün bunlara yer verilmiştir.
Üç siyaset tarzı Osmanlıcılık, İslâmcılık ve Türkçülük olarak belirlenmiştir.
Osmanlıcılık, Osmanlı topraklarında yaşayan bütün ırkî ve dinî unsurların adalet ve eşitlik içerisinde yaşamalarını anlatmaktadır. Yusuf Akçura"ya göre Osmanlılar, topraklarında yaşayan ve hangi dine, hangi ırka mensup olurlarsa olsunlar bütün insanları birinci sınıf vatandaş olarak görmeliler ve asli unsur olan Müslüman-Türk tebaanın bütün özgürlüklerini ve haklarını bu azınlıklara da vermeliler ki ülke rahat etsin, anarşi ve terör bitsin Tabii burada hak ve özgürlük verildiği zaman etnik gurupların çılgınlık yapmayacaklarından da emin olunmalıdır. Osmanlı tebaası olan insanlar her yerde ortak duygu ve düşünceye sahip olacaklar, askerlik yapacaklar, vergi verecekler Vatanlarına (Benim vatanım) diye sahip çıkacaklar. Müslüman-Türk tebaa gibi ülkenin menfaatlerini ön planda tutacaklar vs. Sadece dini inanışları gereği kimi kiliseye, kimi camiye, kimi havraya gideceklerdir.
Rahmetli Yusuf Akçura,
kendisinin kültür düzeyi çok yüksek olduğu için engin bir hoşgörüye sahip
olmalıdır. Herkesi de kendisi gibi düşünmektedir. Yani Osmanlı böyle bir
siyaset izlediğinde kargaşanın biteceğine, 2.Abdülhamid döneminde rahat ve
huzurun tesis edilebileceğine inanmaktadır.
Mümkün olabilir mi?
Olabilir
Başarı yüzde yüz olur mu?
Zannetmem Büyük ölçüde ülke rahat eder ama boyutlarını tahmin edemeyeceğimiz rahatsızlıklar olabilir. Çünkü o yıllarda din fanatikleri fazladır. Herkes kendi dininin daha iyi olduğunu ileri sürerek karşı dinden olanlara baskı uygulamaktadır ve misyonerlik faaliyetleri ile karşı misyonerlik çalışmaları kıran kırana sürmektedir.
Bu tarz siyasetin başarısı kültür düzeyi ile doğru orantılıdır. Toplumun kültür düzeyi yüksekse uygulanabilir. Düşükse "Din elden gidiyor" sloganı bu tarz siyaseti zorlaştırır.
Aslında Erdoğan Hükümetinin açılımları, özgürlük ve adalet dağıtmaları (adı konmasa da) bu tarz bir siyaset izlenmekte olduğunu göstermektedir.
Yusuf Akçura"nın üç tarz-ı siyasetinde birincisi olan Osmanlıcılık"ı tamamlamış olduk.
Yarınki yazımızda üç tarz-ı siyasetin ikincisi olan İslâmcılık"ı işleyeceğiz.
Yorum sizin