Şu zamanda fikir üretmenin,
yorum yapmanın yeteri kadar itibar görmediğini düşünüyorum, hatta iddia
ediyorum! Çok mu ileri gidiyorum? Gelişen ve değişen dünya şartlarında bir
gözlem ve değerlendirme yapıldığında bu ifadede ne bir haksızlık, ne abartı, ne
de bir yanlışlık var, hiç değilse bana göre!
Bazı topluluklar adına düşünen
ve yorum yapanlar, bir kısım çevreler ve kuruluşlar adına onları temsilen fikir
beyan edenler var görünse de, hadi haksızlık etmeyelim, bunlardan çok azı hariç
büyük çoğunluğu, merkezde oturup görünmez taraftan dünyayı yönetenlerin
fikirlerini ya deklare etmekten, ya da onların bahşettikleri (!) hürriyet
nispetinde beyanda bulundukları ile yetinmekten ve teselli olmaktan başka bir
şey yapmamaktadırlar.
Okuma ve bilgi sahibi olmanın
bittiği yerde fikir yürütme veya olayları yorumlama gibi bir durum söz konusu
olabilir mi? Daha çok konuşmayı seven bir toplumda, tamamen haksızlık da
etmeyelim, az miktar da olsa okuyan ve bilenlerin bulunduğu ortamlarda, bunları
dinleyen kaç insaflı kişi vardır? Bunlar da toplumun geneli üzerinde yerini
bulmayan, konuşulduğu yerden bir adım ileri gitmeyen, gitse de itibar edilmeyen
beyanlardan başka bir şey olamamaktadır.
Bunları, hiç kendimizi yormadan,
çevremizde bulunan insanların davranışlarından ve günlük yaşamlarından anlamak
mümkündür. Bırakalım okumayı, bilgi edinmeyi, hatta göz gezdirmeyi, satın
aldıkları gazetelerin sayfalarını bile çevirmeyen insanların her gün
onlarcasını görmekteyiz. Daha çok paparazzi ile ilgilenildiğini, magazin türü
yazıların daha çok okunduğunu ben de bilmekteyim. Zaten anlatmaya çalıştığımız
da bu değil midir? İçerisinde fikir ve yorum bulunmayan anlatımlarla topluma,
sanata, siyasete, üretime ve daha nicelerine kim nasıl katkıda bulunabilir ki?
Belki de biz çok şeyler beklemekle yanılmaktayız, toplumun böyle olmasını
isteyen gizli gücü görememekteyiz!
Dünya konjonktüründe egemen
güçten haberdar olmayanlarla, haberdar olduklarını toplumlarıyla
paylaşmayanların uyumlulukları sayesinde dünya şekillendirilmektedir. Böyle
toplumlarda fikir sahibi olmaya, düşünen insanlara ve olanları ve olması
gerekenleri yorumlayacak kişilere ne ihtiyaç vardır, ne de yer vardır. Bugün,
bizler (!) sayesinde küçük bir grup dünyayı yönetmeye yeterli ve yetkilidir!
Küçük birimler için de aynı durum geçerlidir. Zaten o küçük birimler ara
şalterler durumundadır. Onların varlıkları merkezdekiler için hem faydalıdır
hem de zorunludur!
Gördüklerimi yorumlamaya
çalışmakla beraber bir kısım okuyucularımın dediği gibi fazla karamsar tablo
çizmekten benim de içim kararmaktadır. Bu yüzden de çok sık yazamamaktayım!
İçimiz kararsa da, halen bir şeyi değiştiremesek de tehlikenin geliş sesini
duymak ve gelişini görmek zorundayız. Kimileri için sürekli kazanmak, kimileri
için de hiç değilse en az zahmetle nimete kavuşmak arzusu, bizi kuşatan en
büyük bela olmuştur. Kapitalizmin beslediği bu tipler diğerlerinin gırtlağını
sıkmaktadır.
Ne diyelim, namuslu yaşayana,
imkânsızlıklara ve her şeye rağmen bilgi edinme gayretinde olanlara, insanların
kurtuluşu veya selameti için bildiklerini katarak gördüklerini cesaretle
yorumlayanlara aşk olsun, selam osun.