Başbakanımızın işi gerçekten
zor, o kadar çok düşmanı var ki birçoğu aklınıza bile gelmeyecek kişiler. Ama
en büyük düşmanı faiz lobisidir. Kimler bu faiz nehrinin suyu ile kasalarını
sulandırıyorlar? Yazmaya başlasam isimleri bu yazımı doldurur
Bazı isimlerden tanıdık onları yazayım, IMF,
Dünya bankası, Alman bankaları, Türk bankaları ve Türkiye"de parasını yastık
altında değil de faiz altına yatıran yüz binlerce vatandaş
Bu isimler ve
dahası Türkiye"nin can damarını somuranlardı-r
Normalde ülke ekonomisinin
girdileri, vergiler, harçlar ve kanunun gösterdiği diğer paylardır. İstikrarsız
geçen yıllar, hükümet bulanımları, gecelik muhtıralar, darbeler sonucu meydana
gelen; Paranın sistem dışından toplanması ve vergi toplayamamamız sonucu ülke
için fatura ağır oldu ve yapılan
borçlanmaya karşı son 30 yıl içinde, büyük kısmı 1980-2004 arasında olmak
üzere; 450 milyar dolardan fazla, sadece faiz ödedik. Ne para değil mi?
Bu kadar para ile
yapılabilecekleri bir hayal edelim, ülkemiz şehirlerinin tamamını otoban ile
donatırdık. Köprü, kavşak, tüneller ile mesafeleri kısaltır, yıllık mazot
maliyetini düşürür, ticari hareketliliği maksimuma çıkarırdık. Her şehre 20
ilköğretim 20 lise 2 yeni üniversite açar, her öğrenciye bir bilgisayar dağıtabilirdik,
her şehre tam donanımlı hastane açar, vergileri %25 azaltabilirdik ve dahası
Hayal gücü sizin olsun, bu para ile aklınıza gelen her şeyi yapabilirsiniz
Dubai"de ki hayal şehrinin maliyeti 200 milyar dolara yakın olduğunu
varsayarsak her şeyi hayal edebilirsiniz
Faiz lobisinin bu günlerde
canı çok sıkkın; Türkiye borçlanma tahvillerini neredeyse %75 azalttı. Sizce
böylesi bir paranın döngüsel tepkisi ne olur? Bir ülkenin ekonomisini bozmak
için tek yapabileceğiniz şey, istikrarı bozmaktır. Tayyip Erdoğan ülkeye öyle
bir istikrar getirdi ki bunu bütün partiler bile kabul etti, muhalefet
dillerini yumuşak tutmak zorunda kaldılar
gelin görün ki, faiz lobisi ve
ülkenin geleceği için plan yapanlar hayallerinden vazgeçmediler. Terör Kürtler
ile alakalı değildir, içinde ki militanların büyük çoğunluğu Suriyeli, İranlı,
Ermeni, ve diğer milletlerden, Kürt oranı azaldıkça azalıyor. PKK"nın
taşeronluğu ile ülkeye sürekli istikrarsız tohumları serpiliyor; ama bu
topraklar bu tohumları artık kusuyor, büyütmüyor
Suriye ise bugünlerde kaynar
kazan, Türkiye içine atılmaya çalışılıyor. Her şey ekonomik çıkar kavgası, inan
ki kimsenin umurunda değiliz, bizi düşünenler bizim ceplerimizi düşünüyor.
2001 krizi sonrası dönemde
faiz rekoru 2004 yılına ait. 150 katrilyonluk 2004 yılı konsolide bütçesinin 66
katrilyonu faiz ödemesine ayrıldı. 1.50 TL"lik kur ile hesapladığımızda basit
faizini dahi koymadan ödediğimiz miktar tam olarak 52 milyar dolar. 52 milyarı
52 haftaya bölersek bulduğumuz sonuç, haftada 1 milyar dolar, günde 166 milyon
dolar.*
IMF kovulduktan sonra
"haftalık faiz ödememiz" iyice düşerken, 57. Hükümetin başlayıp Kemal Derviş"in
tamamladığı kurgunun sonucu olan 2004 yılı rekoru, yani haftada 1 milyar dolara
bir daha yaklaşılmadı! 2004 sonrası ortaya konan politika ile Türkiye "faiz
prangası" ve IMF"den kurtuldu!*
Sonuç: Yukarıdaki rakamlara
iyi bakın ve bu ülkenin "kanını emenlerin" son 10 yılda "ne kadar milyar
dolardan" olduğunu ve bugün "ellerindeki imkânlarla" ile ne yapmaya
çalıştıklarını lütfen sorgulayın!*
*Yiğit Bulut; Faiz Lobisi
yazısından.