Merhamet ve Tevazu

Merhamet, dilimizde çoğu zaman acımak şeklinde anlaşılsa da acımanın yanında şefkat göstermek anlamına da yer vermek gerekir. Merhamet, Türkçede hem Allah"a hem de insanlara, aynı manayı taşıyan rahmet ise özellikle Allah"a nisbet edilerek kullanılır.(İsl. Ans.29/184) İnsanlar açısından merhamet, tüm canlılara duyarlı davranmaya ve yardım etmeye yönelik acıma ve şefkat duyguları ile yapılan iyilik ve lütuflar anlamında kullanılırken aynı manaya gelen rahmet kelimesiyle birlikte değerlendirildiğinde; Allah"ın, yarattıklarına yönelik lütuf ve ihsanlarının bütününü içine alan bir mana ifade etmektedir.

"Allah rahmeti yüz parçaya böldü. Bundan doksandokuz parçayı kendine ayırdı. Yeryüzüne geri kalan bir parçayı indirdi. Bunu da bütün mahlûkata taksim etti. Bu tek parçadan nasibine düşen pay kadarıyla mahlûkat birbirine karşı merhametli davranır. At, yavrusuna basmamak endişesiyle ayağını bu sayede kaldırır." (Kütüb-ü Sitte 7/265) hadisinde iri gövdesi ve sürati ile benzerlerinden farklı olan atın itinalı davranışının örnek gösterilmiş olması merhamet duygusunu çok nefis bir şekilde izah etmektedir. Sürat ve heybetli bir gövdenin arasından çıkan itina; işte merhamet budur!

"Dikkat edin! Her padişahın bir korusu vardır. Allah"ın korusu da haram kıldıklarıdır." (Buhari, Müslim) hadisinde belirtilen koruluğun sınırlarını ihlal ederek ısrarla ve defalarca işlenen günahlardan dolayı cezayı kesinlikle hak edenleri bile cezalandırmayıp onlar için kendisine dönüş fırsatını sürekli açık tutan Allah Teâlâ, kullarına karşı rahmetini asla esirgememektedir."Muhakkak ki rahmetim gazabıma galebe çaldı." (Kütüb-ü Sitte 7/263) beyanı ise O"nun rahmetinin genişliğini çok açık bir şekilde haber vermektedir. Kişilerin olanca nankörlüğüne karşılık Allah"ın sayısız lütuf ve ikramlarını esirgememesi, "Allah"ın kullarına olan rahmeti (annenin) çocuğuna olan şefkatinden fazladır.", "Eğer kâfirler, Allah katındaki rahmetin derecesini bilselerdi, cennetten ümit kesmezlerdi." (Kütüb-ü Sitte 7/267–268) hadisleri ile izahını bulmaktadır.  Bu durumda, Allah"ın yeryüzündeki halifesi olma görev ve sorumluğunu taşıyan insanların, kendi nefisleri başta olmak üzere diğer bütün canlılara karşı nasıl ve ne ölçüde merhametli olmaları gerekmektedir?

Müslüman ile Müslüman olmayanı birbirinden ayıran en önemli vasıf imandır. İnanmış olmanın ölçülerinden birini ise Hz Peygamber:"Merhametli olmadıkça inanmış sayılmazsınız!" (Kütüb-ü Sitte7/258) hadis-i şerifi ile ortaya koymuş,"Merhamet etmeyene merhamet edilmez"(Kütüb-ü Sitte 7/261) ifadesiyle de inanları merhametli olmaya teşvik etmiş ve yönlendirmişlerdir. Kur"an"daki:"İyiliğin karşılığı ancak iyilik değil midir?" (Rahman 55/60) ayeti de bunu desteklemektedir. Yaşamını devam ettirme ve gıdasını temin etmenin dışında avlanmanın kalpte katılık meydana getireceğini belirten hadisinde sevgili Peygamberimiz: "Kim av peşine düşerse gafil olur" (Kütüb-ü Sitte 7/290) buyurmuş, atış talimi yaparken canlı hayvanı hedef alanları ise lanetlemiştir.(Buhari, İsl. Ans.29/184) Açıkça görülmektedir ki; insanı merhametli davranmaktan uzaklaştıran her hareketten mü"minler men edilmişler ve her canlıya karşı da merhametli ve şefkatli olmaya teşvik edilmişlerdir.

Kişiler sırasıyla kendi nefislerine, anne babalarına, eş ve çocuklarına, bütün insanlara ve bütün yaratıklara karşı merhametli olacaklar, dolayısıyla ateşten korunmaya çalışacaklar ve kalplerinden merhameti asla çıkarmayacaklardır. Hiç bir zaman çocuklarını öpmediklerini söyleyenlere Allah Resulü:"Allah, kalplerinizden merhamet duygusunu çekip almışsa ben ne yapabilirim?" (Kütüb-ü Sitte 7/261) diyerek üzüntülerini belirtmişlerdir. Bunu da, Yüce Allah"ın bir sıfatı olan rahmete gönlünde yer ayırmayanların kalbinden, Allah kendi sıfatını çekip almak suretiyle rahmet sıfatına sahip çıkmaktadır şeklinde anlamamız gerektiği kanaatini taşıdığımızı  buradan belirtmek isteriz.

Yüce İslam dini bir merhamet dinidir. Müslümanlar olarak toplumda bir saygı, merhamet ve sevgi ahlakı geliştirmeyi en ulvi görevlerimizden bilmeliyiz. Bu, bizlerin birer yitiğidir. Ona sahip çıkmak ve yaşatmak bu dünyadaki en önemli vazifelerimizin belki de başında gelmektedir.

Müslüman, davranışları ve sözleriyle örnek insandır, bunun aksi yoktur. Allah ve Resulünün emrettiklerini yapmak, yasakladıklarından kaçınmak Müslümanlık gereğidir. Bunun da aksi yoktur. Merhamet nasıl bir güzellikse tevazu da ayrı bir güzelliktir. Merhametle tevazu birbirinin tamamlayıcısı, destekleyicisi ve koruyucusudur.

Alçak gönüllülük, büyüklenmemek, gösterişten uzak durmak anlamlarına gelen tevazu bir başka deyişle hak karşısında boynu kıldan ince olmaktır. Tevazu, kişinin bizzat kedisini tanımasıdır. Başka bir deyişle nerede ve nasıl duracağını bilmesi, kendisinin farkında olmasıdır. Allah"ın büyüklüğünü ve kendi acziyetini bilmek ve kibre kapılmamaktır. Tevazu, gurura kapılıp aldanmamaktır. Akranları karşısında alçak gönüllü davranmak ve kendisini onlardan büyük görmemektir."Yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Çünkü sen asla yeri yaramazsın, boyca da dağlara asla ulaşamazsın. Bütün bu sayılanların kötü olanları Rabbinin katında sevimsiz şeylerdir." (İsra 17/37–38) "Küçümseyerek surat asıp insanlardan yüz çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme! Çünkü Allah, hiçbir kibirleneni, övüngeni sevmez. Yürüyüşünde tabii ol. Sesini alçalt. Çünkü seslerin en çirkini, şüphesiz eşeklerin sesidir!"(Lokman 31/18–19) ayetlerine baktığımızda tevazu, bir anlamda haddini bilmektir.

Mütevazı olmak Yüce Rabbimizin emridir, Müslüman mütevazı olmak zorundadır. Tevazu Müslüman"a yakışır. Mütevazı olan mü"min zariftir, şıktır, herkes tarafından beğenilir. Tevazuun zıttı kibir, kibrin zıddı da tevazudur. Kibir, Allah"ın şiddetle yasakladığı bir davranıştır, bir çirkinliktir. Bir hadiste Yüce Rabbimiz:"Azamet benim gömleğim, ululuk benim cübbemdir. Kim benimle bu hususta ortaklığa kalkışırsa, ben onun belini kırarım."(Kütüb-ü Sitte 15/20)buyurmuştur. Tevazu, kavuşulan nimetleri Allah"tan bilmeyi ifade eder. Bu manada tevazu insanı yüceltir, kibir ise alçaltır. Peygamberimiz:"Kalbinde zerre kadar kibir bulunan cennete giremez."(Kütüb-ü Sitte 15/23) buyurmuşlardır. Kişi kibirlendiği zaman sadece Allah"a yaraşan bir sıfatı kendisine de yakıştırmaya kalkışmış olur. Bu doğrudan saygısızlıktır. Allah saygısızlığa izin vermez. Zira büyüklük, izzet, azamet ve üstünlük sadece Allah"a aittir.

Tevazu her Müslüman kişide bulunması gereken güzelliktir. Bunun tadını doya doya yaşamayı bilmelidir. Mütevazı olmayan tevazuun tadına eremez. Pazardan satın aldığı bir eşyayı taşımaya kalkışan Ebu Hüreyre"ye Peygamberimiz:"Bir şeyi sahibinin taşıması daha uygundur."buyurarak bu alanda dünya durdukça yaşayacaklar için yepyeni ve mükemmel bir çığır açmışlardır.

Müslümanların hareket tarzını Allah ve Resulü belirlemiştir. Mü"minler, bu hayat tarzı ile güzel bir sıfata sahip olmuşlar, belirlenen davranış biçimleriyle farklılık kazanmışlardır. Her mü"min, sahip olduğu farklılığı yaşayarak sergilemeli ve örnek bir yaşam biçimi ortaya koymalıdır."Rahmanın kulları, yeryüzünde vakar ve tevazu ile yürüyen kimselerdir. Cahiller onlara laf attıkları zaman,"selam!"der (geçer)ler." (Furkan 25/63) buyuran Allah Teâlâ bu farklılığı bizzat kendisi belirlemiştir. Mü"mine yakışan ona uymaktır.

Âlimin cahile, amirin memura ölçüsüz ve yersiz alçak gönüllü davranmış olması tevazu değildir. Müslümanın Müslüman olmayana davranışındaki alçak gönüllülük de tevazu sayılmaz. İnanmış olmanın bir üstünlüğü ve ayrıcalığı vardır. Müslüman hakikati görürken diğeri gerçeği görememekte ve kavrayamamaktadır. Bilenlerle bilmeyenler bir olmadığı gibi (Zümer 39/9) inanmayanlar da inanlar gibi değildir. İnanan her zaman ileridedir, inanmayana fark atmış demektir. Bu davranış tevazu değil zillettir. Tevazu mü"minden mü"mine iletişimdir, bir muhabbet köprüsüdür. Tevazu mü"mine yakışır, zillet ise mü"min için ayıptır.


AYŞE MERNUŞ TEPEBAŞI

4.09.2012 00:00:00


Kahramanmaraş’lı Minik Dâhiden Dünya Birinciliği

Afşin ve Göksun’da Miniklere Özel Tiyatro Gösterisi

Kır Ailesinin Acı Günü

Kasım’da Dermankart’lı Ailelere 23 Milyonu Aşan Destek Ödemesi Yapıldı

KSÜ Kampüs Kablosuz Ağ Altyapısı Genişletildi

Goalball’da Gümüş Zafer

Ampute Futbol Türkiye Kupası Finali Kahramanmaraş’ta!

Göreve atanmasının 113. gününde, 113 partiliyle birlikte Ankara’ya ziyaret

Kahramanmaraş’ın talepleri tek tek Ankara gündeminde

TYB Kahramanmaraş Şubesi tarafından “Batılılaşma İhaneti’ni Yeniden Okumak” Programı Düzenledi

Kahramanmaraş’ın ilk elektrikli otobüslerinin sevkiyatı başladı

İş İnsanı Mesut Şahinkanat’a Anlamlı Plaket

Büyükşehir, Melek’in En Büyük Hayalini Gerçekleştirdi

Milli Savunma Bakanlığı, Onikişubat Belediyesi’nin dünyanın en büyük Türk Bayrağı’nı uzaydan görüntüledi

Onikişubat Belediyesi’nin Kahramanlık Türküleriyle Cumhuriyet Konseri’ne yoğun ilgi

Cumhuriyet Yürüyüşü’nde Kahramanmaraş Tek Yürek Oldu

Gül’den 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı Mesajı