Değerli okuyucularımız;
AKSU Gazetesinin arşivlerini karıştırırken 1987 yılına ait, Uyduran soyadımla yayımladığım bir denemeye rastladım. Aradan 25 yıl geçmesine rağmen denemeyi ben beğendim, umarım siz de beğenirsiniz.
Bana öyle gelir ki dostlarım, insan en çok kendini aldatır
Başkalarını aldattığının çoğu zaman farkındadır. Kendini aldattığının hemen nhiç farkına varmaz.
Politikacıların çoğu halkı aldatır. Hatta bu aldatmayı çoğuz zaman planlı (yani bilerek) yapar.Ama şu veya bu şekilde kendini aldattığının belki de hiç farkında olmaz.
Bir sabun imalatçısı düşünelim.: Yağı kaynatsın. Kostikle sabunlaştırsın. Kokusunu hoş hale getirmek için söz gelimi ekşi elma esansı katsın. Bu macun halindeki sabunu katılaştırıp kalıplayabilmek için dolgu maddesi, mesela talk katsın. Aldatma burada başlar dostlarım: Ucuz dolgu maddesinden ne kadar çok ilave ederse, maliyet o kadar düşecektir. Sabuncumuz dolgu maddesinin miktarını artırmakla tüketiciyi aldatmış olacaktır. Kendisi bu aldatmanın farkındadır. Ama bu arada kendini de aldattığının farkında olmaz. Kendini aldatmıştır, çünkü tüketici bir defa, iki defa aldanır. Sabundan bir kere alır, kullanır. Sabunun çabuk eridiğini, yeteri kadar köpürmediğini, iyi temizlemediğini görünce aynı sabunu bir daha almayacaktır.
Hilekâr sabuncu müşteri kaybetmeye başlayacaktır. Biraz akıllı ise kendini aldattığının farkına varacaktır.
Bitkiler ve hayvanlar, insanlardan daha gerçekçidir dostlarım
Bitkileri aldatamazsınız. Bir duta hangi cins aşı vurmuşsanız o cins dut alırsınız. Gübresine, suyuna, aşısına, budamasına ne kadar özenmişseniz o kadar meyve alırsınız. Ne eksik, ne fazla...
Bir dolap beygirinin yemini giderek azaltabilirsiniz. Ağzı yok, dili yok... En fazla huysuzlanır, kişner, eşinir. O kadar... Ama herkes kolayca tahmin edecektir ki dolap beygirinin gücü giderek azalacak, dolabı çevirmekte güçlük çekecektir.
Sigaraya başlayan yeni yetmelerin çoğu şöyle der kendi kendine: Benim iradem güçlüdür. Şu birkaç sigara ile tiryaki olmam. İstediğim zaman bırakırım.
Sonraları dostlarım o delikanlı bakkalından her gün bir paket sigara alan biri olarak yaşamını sürdürecektir. Kim bilir belki bir gün kendini aldattığının farkına varacaktır.
Varlığı hissedilen organ hasta demektir. Kişioğlu kalbinin düzensiz attığını hisseder. Kalbinin böyle çarpmasının bir tür alarm olduğunu da bilir. Günde on kere kendi kendine "Ben hasta değilim, bunlar gelip geçecektir" der. işte burada kişi kendini aldatmaya başlamıştır.
Bu şekilde kendini aldatanların çoğunu doktorların bile hayatta tutamadıklarını gördüm dostlarım.
Kendi kendini aldatmamak için direnen, çaba harcayan biri, inanın dostlarım, kendisine çok büyük iyilikler yapmaktadır.
Yorum sizin...