"Şu şu zamandan beri görmedim!" dedim. Annem bana (kızdı ve) azarladı. Bunun üzerine:
"İzin ver Aleyhissalâtu vesselâm`a gideyim, akşam namazını O`nunla kılayım ve bana da sana da mağfiret dileyivermesini taleb edeyim!" dedim. (O gün) Aleyhissalâtu vesselâm`a gittim. Akşamı onunla kıldım. Yatsıyı da kılıncaya kadar (orada nafile) namaz kıldı. Sonra ayrıldı. Ben de peşine düştüm. Derken sesimi işitti.
"Bu kim? Huzeyfe değil mi?" dedi.
"Evet, Huzeyfe`dir!" dedim.
"Hacetin nedir? Allah Teala Hazretleri sana da, annene de mağfiret buyursun. Şu bir melektir. Bu geceden önce arza hiç inmemiştir. Bana selam vermek ve Fatıma`nın cennetteki kadınların efendisi olduğunu, Hasan ve Hüseyin`in de cennetteki gençlerin efendisi olduğun bana müjdelemek için Rabbinden izin istedi" buyurdu." [Tirmizî, Menâkıb, (3783).]
4448- Yine Huzeyfe (radıyallahu anh) anlatıyor: "Ashab:
"Ey Allah`ın Resulü! yerinize bir halife tayin etseniz!" demişti. Şu cevapta bulundu:
"Ben birini yerime koysam, sonra da siz ona isyan etseniz, azaba maruz kalırsınız. Velakin, siz, Huzeyfe`nin size rivayet edeceği sözleri tasdik edin, Abdullah İbnu Mes`ud`un okuyacağını okuyun." [Tirmizî, Menakıb, (3814).]
4460- Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) şu âyeti okumuştu. (Meâlen): "Siz Allah yolunda bağışta bulunmaya çağırılan kimselersiniz. Fakat içinizden bazıları cimrilik eder. Cimrilik eden ise, kendi zararına cimrilik etmiş olur. Allah ganîdir; muhtaç olan sizsiniz. Eğer yüz çevirirseniz,) O, sizin yerinize başka bir topluluk getirir ki, onlar sizin gibi Allah`a itaatsizlik etmezler" (Muhammed 38).
(Orada bulunanlar): "Bizim yerimize kimleri getirebilir?" dediler. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm), Selmân-ı Farisî`nin omuzuna vurdu, sonra da: "Bu ve bunun kavmi!" deyip sözüne devam etti: "Ruhum elinde olan Rab Teâla`ya yemin olsun! Eğer ilim, Süreyya yıldızına asılmış olsa Fâris`ten (yetişecek bir kısım) kimseler ona yine de ulaşırlar." [Tirmizî, Tefsir, Muhammed, (3256, 3257).]
4475- Ebû Hureyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) ile birlikte bir yere indik. Halk geçmeye başladı. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm):
"Ey Ebû Hureyre bu kim?" diye soruyordu. Ben de:"Falanca!" diyordum.
"Bu, Allah`ın ne iyi kulu!" diyordu. Sonra tekrar soruyordu:
"Peki şu kim?" "Falanca" diyordum.
"Bu Allah`ın ne kötü kulu!" diyordu. Bu hal, Halid İbnu`l-Velid (radıyallahu anh) geçinceye kadar devam etti. O zaman:
"Bu kim?" diye yine sordu. Ben: "Hâlid İbnu`l-Velîd!" dedim."Bu Allah`ın ne iyi kulu! Bu Allah`ın kılınçlarından bir kılınç!" buyurdu." [Tirmizî, Menakıb, (3845).]
4476- Ukbe İbnu Âmir (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "İnsanlar teslim oldu, Amr İbnu`l Âs ise iman etti." [Tirmizî, Menâkıb, (3843).]
4498- İbnu Ömer (radıyallahu anh) anlatıyor: "Ebû Bekr (radıyallahu anh) buyurdular ki: "Muhammed (aleyhissalâtu vesselâm)`ı Ehl-i beytinde gözetin." [Buhârî, Fezâilu`l-Ashâb, 12, 22.]
4512- İbnu Ömer (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
"Ümmetimin cennete gireceği kapının genişliği, iyi bir atlının üç gün (veya yıl) yürüme mesafesidir. Onlar (cennet ehli) kapıdan girerken sıkışırlar da omuzları ezilecek hale gelir. Mü`minler diğer kapılarda insanlarla ortakdırlar." [Tirmizî, Cennet 14, (2551).]