Bir sabah, o zaman Başkan Yardımcısı olan Cemal Tanrıverdi,
İmar İşleri ve Şehircilik Müdürü, yanlış hatırımda kalmadıysa Fen İşleri
Müdürü, ben ve Başkan Bey, bugün adına Seyirtepesi denilen terasa çıktık. O
sıralarda Orman Bölge Müdürlüğü terasın kullanım iznini belediyeye vermişti.
Hem orayı hem de benim bu önerimi tepeden beraberce inceledik. Başkan Bey
önerim için arkadaşlara düşünce ve yorumlarını sordu. Cemal Bey'in;"Çok da
güzel olur" demesiyle çalışmalara start verildi.
İmar Müdürü Zeynel Bey ile birlikte birçok kereler alanda
inceleme ve mülk sahiplerinden bazıları ile görüşmeler yaptık. Uzun bir
çalışmadan sonra ben devre dışı kaldım. Bu sırada Genelkurmay'dan kısmî izin
çıktı. Bunun üzerine önceden belirlenen güzergâhta bazı değişiklikler yapılarak
çevre yolu bugünkü haliyle trafiğe açıldı. Askeriyeden alınan kısım aslında çok
da pahalıya mal oldu. Pınarbaşı Camii kısmındaki bugünkü haliyle eğrilik de
abes bir şekilde kaldı.
Bu arada Kışladan hastaneye geçen yolda bir köprü çalışması
yapıldı. Birçokları gibi ben de her yöne bağlantısı olan donanımlı bir köprü
beklerken toprakarme bir köprü yapıldı.
Bu yapılanmadan çok önce Esenkent tarafından Devlet
Hastanesi istikametine gelen çevre yolu ham bir vaziyette idi, dolayısıyla
kullanılmıyordu. Başkan yardımcılığı görevine başladığımda Fen İşleri
Müdürlüğünün sorumluluğu bende idi. Bu dönemin Fen İşleri Müdürlüğü'ndeki ilk
icraatlarımızdan birsi o yolun tek şerit olarak asfaltlamasını yaptırarak
trafiğe açmak olmuştu. O yolun büyük bir yükü aldığını öylece görmüştüm.
Bir kent için yol gerçekten vücudun atardamarı gibidir.
Sağlıksız yaşam ve ortamda zarar görüp kapanan damarlar gibi iyi seçilmeyen ya
da iyileştirilemeyen yol kentin genel trafik akışını tıkar ve zarar verir.
Bir ara, Kahramanmaraş'ın trafik sorununun çözülmesi için iş
ihale yolu ile yanılmıyorsam İzmir, Antalya gibi büyükşehirlerin trafik
düzenlemesini yaptığı söylenen birisine verilmişti. Birkaç kez bir araya
gelmemiz oldu. O şahıs epeyce bir çalışma yaptı, ben mühendis olmadığım için
daha çok mühendislerle çalıştı.
Bir sabah ekmek fabrikasına vardım. Fabrikanın ön duvarında
tadilat talimatı verilmiş. Çalışma başlamak üzereyken varmışım. İşin içeriğini
öğrendiğimde o arkadaşı aradım ve yapılacak işin yanlış olduğunu söyledim.
Arkadaş;"İşi durdurun hemen geliyorum." dedi. Projede trafik lambalarının hemen
öncesinde fabrikaya giriş-çıkış verilmişti. Bunun mümkün olmadığını, araçların
fabrikaya girip çıkmalarının bu şekliyle imkânsız olduğunu, giriş-çıkışın
lambadan sonra verilmesi gerektiğini söyledim. Arkadaş teşekkür ederek projeyi
hemen orada düzeltmiş,"Biz baştan beri neden sizinle çalışmadık ki?" demişti.
Çalışmanın ağırlık noktasını, Müftlük Meydanı, Kıbrıs
Meydanı, Emniyet Müdürlüğü kavşağı yani Hasan Sukuti Meydanı'ndaki düzenlemeler
teşkil ediyordu. Valilik kavşağından yukarıya çıkışla Trabzon caddesinin
güneyden kuzeye doğru gidişte Valilik Kavşağı'ndan sola dönüş yasaklandı,
Müftülük istikametinden Bahçelievler Camii'ne doğru gidişte Bahçelievler Camii
Kavşağından sola dönüşler yasaklandı, ben belediyeden ayrıldıktan sonra da
Zübeyde Hanım caddesi tek yön haline getirildi.
Bu arada benim karşı çıkmama rağmen yapılan bir düzenlemeyle
Kışla Çok Katlı Otopark'tan Kıbrıs Meydanı'na geçiş verildi. Bu bağlantının
yapılması ve Zübeyde Hanım Bulvarı'nın tek yöne çevrilmesi bana göre hata idi.
Trafiği rahatlatmaktan çok, yeni yük getirdi. Bugün bile kime sorulsa Z.Hanım
caddesinin tek yön oluşuna onay vermeyecektir. Kışla otoparktan verilen
bağlantı ise trafik akışının zorlaşmasına ve zaman akışının uzamasına sebep
olmaktadır. Trafik lambasının bazen iki, bazen de üçüncü yanışında geçilen bir
düzenleme nasıl rahatlama getirmiş olabilir ki? Daha önce de yazdım bu
düzenlemelerle yollar labirente çevrilmiştir. Zübeyde Hanım Caddesi tek yön
yapılınca trafiğin yönü Bahçelievler Camii ile Şelale park arasındaki pazaryeri
yoluna dönmüştür. Daracık sokaklardan dolmuşlara güzergâh verilmesi ise işin
cabasıdır. İşin özeti; bu düzenlemeler il merkezinde trafiğe şifa olmamıştır,
halen aynı sıkıntılar artarak devam etmektedir.
Söz konusu kavşak düzenlemeleri yapılırken özellikle de
Müftülük Meydanı ile Emniyet Müdürlüğü kavşaklarında çalışmalar sürerken, mimar
Adil Öner Bey, ısrarla Belediye Başkanı ile görüşmek istemiş, sonuç alamayınca
beni aramış, görüşmeyi sağlamamı talep etmişti. Adil Öner Bey, Müftülük
kavşağını lambasız çözeceğini söylüyordu. O arkadaşımızı dinlemek, teklifini
değerlendirmek gerekirken Başkan Bey, Adil Bey'in belediyenin bazı mühendisleri
ile görüşmesi teklifinde bulunarak işi savsaklamıştı. Adil Bey de bu davranış
karşısında canı sıkılmış ve geriye çekilmişti.
Bu görüşmenin ne mahzuru vardı ki? Ama öyle düşünülmedi.
Benim araya girmeme rağmen iş savsaklandı. Adam para pul peşinde değildi,
kentime bir faydam olsun, bir hizmette bulunmuş olayım diyordu. Arkadaşın
teklifi aklınıza yatıyorsa uygularsınız, aklınıza yatmamışsa da uygulamazdınız,
nihayet yapacağınız bu idi.
İlk başta bu düzenlemeler yapıldığında belediye epeyce
övgüler aldı. İlerleyen zamanda trafik akışındaki sıkıntının devam ettiği hatta
giderek sorunların arttığı görülmeye başlandı, fakat övgü düzenlerin seslerini
çıkarmaları zordu.
"Su Medeniyettir" adı altında, arkadaşların da desteği ile
bir kitap hazırlamıştık ancak buna bir ilave yaparak "Yol ve Su Medeniyettir"
demek gerektiğini galiba şimdi daha iyi anlıyorum.
İşin aslına bakılacak olursa vatandaş da medeniyeti bu
ölçülerde değerlendirmektedir.2014 yılı yerel seçimleri için aday adayı
olduğumda, Ulu Cami tarafından Belediye Çarşısı'na (Kapalı Çarşı) girerken
karşılaştığımız bir arkadaş, önce tebrik etti, hemen arkasından da:"Aday
olursanız ve kazanırsanız, bizim de dümdüz yollarımız olacak mı?" diye
sormuştu. Bir arkadaşım da;"Benim hanım; Sor bakalım, belediye başkanı olursa
düz yollar yapacak mı, ya da yolları düz hâle getirecek mi?' diyor."demişti.
Vatandaşlar, yol konusunda oldukça dertli olmaları yanında
şikâyetçi olmalarında da haklıdırlar. Onlar, çarpıklıkları, yanlışlıkları,
yapılması gerekenleri ve yapılmayanları çok iyi biliyorlar fakat onların adına
iş yapanlar onları dinlemiyorlar. Yine aday adaylığı sürecinde "Bin Evler" diye
adlandırılan yeni yerleşim yerlerinde, eskiden yapılan hatalara rahmet okutacak
yeni hatalar yapıldığını, bazı muhtarlarımız ve vatandaşlarımız özellikle
göstermişlerdi. Ben de bizzat görmüş oldum. Kısa mesafeli, eğri büğrü yollar,
düz giderken aniden insanın önüne çıkan yapılardan, istenilmediği kadarını
görmek mümkündür.
İmar planı doğru ve düzgün şehirleşme için tadilatlar ise
yanlışlıkları düzeltmek ve çarpıklıkları gidererek kenti güzelleştirmek için
yapılmalıdır. Şehir İmar Planları yapılırken, olması gereken şeklinde
yapılmadığı veya bir kısım vatandaşın isteklerine göre planlandığı, ya da
çıkarlar elde etmek için açıktan ya da sinsice istekte bulananların istekleri
doğrultusunda sürekli tadilatlar yapıldığı için Maraş tabiriyle "peh" denilecek
bir kent yapılanması olmamıştır. İki apartmanın arasından geçen sokakların
arterle kesişmesine bağlı olarak trafiğin karmaşaya dönüşmesi, tâlî yollar
sebebiyle kaldırımların her 30-40 metrede bir kesintiye uğraması, yeni yerleşim
yerleri olmasına rağmen inişli çıkışlı kaldırımların oluşması, düz bir
kaldırımın olmayışı, temeli bozuk bir yapılaşma ortaya çıkarmıştır. Hiç değilse
yeni yerleşim yeri düzenli ve planlı olsaydı.
Tekerek yolu da denilen ucu üniversiteye uzanan yolun yeni
yapılaşma bölgesinde olmasına rağmen darlığı, kaldırımlarının ancak iki kişinin
yan yana yürüyebileceği genişlikte oluşu, bu çağın planlaması olmamalıydı.
"Sağlıklı yaşam için yürüyelim" sloganının kullanıldığı bir ülkenin bu güzel
kentinde, insanların doğru düzgün yürüyüş yapacakları bir kaldırım veya yürüyüş
yolunun olmaması yeni yapılanmaya yakışacak bir planlama değildir.
İmarla ilgili konulardan otopark sorunu, belediye yönetiminin sürekli başını ağrıta gelmiştir. "Her apartman ya da site, otoparkını arsasına ya da bodrumuna yapsın, otopark parası alınmasın." diye mecliste kaç defa teklifte bulundum. Anayol üzerindeki arsalara daha az kat, arkadaki arsalara da kademeli olarak öndekinden daha fazla kat yapma imkanı verilmesini, bununla kente hem daha güzel bir görünüm kazandırılmış olunacağını ve böylece binaların emlak değerlerine eşitlik getirilmiş olacağını, anayol üzerine inşaat yapanlara rant sağlanmamış olacağını, dolayısıyla adil davranılmış olunacağını defalarca dile getirdim. Doğru işlerin hayat bulması için kendi çapımda mücadele ettim. Daha başka bir söz söylemeye zannederim gerek yok artık.