ÖMER BAYDEMİR

Tarih: 10.06.2015 16:13

İçimiz Sızlıyor

Facebook Twitter Linked-in

Her  seçim döneminde ,partilerin  bütçeden aldıkları paylarla  propaganda amaçlı  etkinliklerine bakınca  içimiz sızlıyor. O ne kadar savurganlı , bu fakir milletin buna takati var mı? Toplumu etkilemek için siyasiler kılıktan kılığa giriyor. Birileri çıkıp da her propaganda dönemlerinde  yapılan harcamaların mali portresini çıkarsa  inanın, insanın dudakları uçuklar. O paralarla kim bilir kaç okul, kaç hastane, kaç kamu hizmet yatırımları gerçekleşirdi? Günahtır, yazıktır, israftır, gaflettir…

Atmış Sekiz Kuşağı denilen bizim  nesil, İkinci Dünya  Savaşı"nın hemen sonrasında  yani  1944-1946-1947-1948   yıllarında doğanlarız. Savaş bitmişti. Ama etkisi hem dünyada hem de ülkemizde sürüyordu. Birinci Dünya Savaşı"ından ve Kurtuluş Savaşı"ndan yanmış, yıkılmış olarak çıkan   bir ülkenin çocuklarıydık. Şu kadarını söyleyeyim bir çivi fabrikamız bile yoktu. 1950 li  yılarda Adana Çimento Fabrikası  kurulduğu zama ,kamu oyu  buna inanamadı. Dendi ki: ‘"Demokrat Parti yalan söylüyor, ne çimento fabrikası, insanları aldatmak için  saman yakıp duman  tüttürüyorlar.""  diye olumsuz   propaganda yapıldı. Yine, 1960 lı yıllarda kentimizin  müteşebbis, duayen  isimlerinden rahmetli  Ömer Faruk Arıkan, Hasan Balcı beyler İskenderun"da  Cumhuriyet Un Fabrikaları adı altında  un fabrikası işletmeciliği yaptılar. Bu örneklere bakarak, mevcut mevcut konumumuzla  kıyas yaparak nerden nereye geldiğimizi siz tahayyül edin. Bu gün gördüğümüz bütün bu gelişmeler cumhuriyetimizin bize sağladığı  kazanımlardır. Bunlar,Hz.Musa aleyhselatı vesselamın  asası ile dokunduğu mucizelerden biri değildir. Bunun için diyorum ki devletimizin müesses  nizamına  sahip çıkmalıyız. Bütün  varlığımız,bekamız  cumhuriyetimizin  varlığıyla kaimdir. Onun kuruluş felsefesini unutmamalıyız.

Bütün özendiğimiz batı demokrasisinden bir örnekle olması gerekeni söylemek  istiyorum. 1986-1987 yılları itibariyle Milli Eğitim Bakanlığı"nın görevlisi olarak Fransa"da bulundum. Fransa Cumhurbaşkanı François Mitterant hızlı bir sosyalist ve devletçi ekonomiye inanan bir isim. Başbakan serbest piyasa ekonomisine inanan  liberal Jacques Chirac…İdari sistem yarı başkanlık. Bir tenakuz bir çatışma yok. Her şey ahenginde yürüyor. Başbakan  iş veren ,ekonomiye  egemen olan  gücün  yanında.  Devlet  başkanı çalışan  emekçinin yanında.Barış içinde  her  işlev tıkır tıkır  işliyor. Kırıp, döken bir polemik yok …

Daha  önce de  Yorum ‘da  bir yazımda  bir vesile değinmiştim. Basından devlet Başkanı Miterant"ın  çalıştığım yerleşim merkezine ziyarette bulunacağını öğrendim. Şarklı zihniyetle o gün çok olağan üstü şeyler olacağını düşündüm. Hayret, devlet başkanının geldiği gün, olağan günlük hayat devam etti. Ne tören, ne şaşa…Öğrendiğime göre ,helikopterle  belediyenin bahçesine inmiş, belediye başkanından bir brifing  alarak, izinin üstüne dönmüş. İşte bu olgunluk ve basiret bizimkilerde de olsun diye bekliyorum. Elin adamına niçin imreneyim... Bizim inancımız ,tarihimiz, törelerimiz parmak ısırtacak örneklerle dolu .Asr-ı Saadet, Hülafa-i Raşidin  dönemlerindeki örnekleri sıralayacak olursak buna satırlar yetmez. Mevlevi söylemle:""Tevazu u Mahviyette toprak gibi olmak""  düsturu ana  ilkelerimizdendi. İfrata varan hareketlerimize ,kendimizi mazur göstermek için mazeretler uyduruyoruz. Takkemizi önümüze koyup koyu koyu düşünmemiz gerekiyor. Açıkça bu nimet bolluğundan korkuyorum. Hamd ve şükrü  unutmuşuz. Gözümüzü açıp gördüğümüz nimetlerin ezelden beri böyle olduğunu sanıyoruz.

Çok ibret alınacak bir seçim dönemi ve seçim geçirdik. Yüce Rabbim encamını hayra tebdil etsin.

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —