Her seçim döneminde ,partilerin bütçeden aldıkları paylarla propaganda amaçlı etkinliklerine bakınca içimiz sızlıyor. O ne kadar savurganlı , bu fakir milletin buna takati var mı? Toplumu etkilemek için siyasiler kılıktan kılığa giriyor. Birileri çıkıp da her propaganda dönemlerinde yapılan harcamaların mali portresini çıkarsa inanın, insanın dudakları uçuklar. O paralarla kim bilir kaç okul, kaç hastane, kaç kamu hizmet yatırımları gerçekleşirdi? Günahtır, yazıktır, israftır, gaflettir
Atmış Sekiz Kuşağı denilen
bizim nesil, İkinci Dünya Savaşı"nın hemen sonrasında yani 1944-1946-1947-1948 yıllarında doğanlarız. Savaş bitmişti. Ama
etkisi hem dünyada hem de ülkemizde sürüyordu. Birinci Dünya Savaşı"ından ve
Kurtuluş Savaşı"ndan yanmış, yıkılmış olarak çıkan bir
ülkenin çocuklarıydık. Şu kadarını söyleyeyim bir çivi fabrikamız bile yoktu.
1950 li yılarda Adana Çimento
Fabrikası kurulduğu zama ,kamu oyu buna inanamadı. Dendi ki: "Demokrat Parti
yalan söylüyor, ne çimento fabrikası, insanları aldatmak için saman yakıp duman tüttürüyorlar."" diye olumsuz
propaganda yapıldı. Yine, 1960 lı yıllarda kentimizin müteşebbis, duayen isimlerinden rahmetli Ömer Faruk Arıkan, Hasan Balcı beyler
İskenderun"da Cumhuriyet Un Fabrikaları
adı altında un fabrikası işletmeciliği
yaptılar. Bu örneklere bakarak, mevcut mevcut konumumuzla kıyas yaparak nerden nereye geldiğimizi siz
tahayyül edin. Bu gün gördüğümüz bütün bu gelişmeler cumhuriyetimizin bize
sağladığı kazanımlardır. Bunlar,Hz.Musa
aleyhselatı vesselamın asası ile
dokunduğu mucizelerden biri değildir. Bunun için diyorum ki devletimizin
müesses nizamına sahip çıkmalıyız. Bütün varlığımız,bekamız cumhuriyetimizin varlığıyla kaimdir. Onun kuruluş felsefesini unutmamalıyız.
Bütün özendiğimiz batı
demokrasisinden bir örnekle olması gerekeni söylemek istiyorum. 1986-1987 yılları itibariyle Milli
Eğitim Bakanlığı"nın görevlisi olarak Fransa"da bulundum. Fransa Cumhurbaşkanı
François Mitterant hızlı bir sosyalist ve devletçi ekonomiye inanan bir isim.
Başbakan serbest piyasa ekonomisine inanan
liberal Jacques Chirac
İdari sistem yarı başkanlık. Bir tenakuz bir çatışma
yok. Her şey ahenginde yürüyor. Başbakan
iş veren ,ekonomiye egemen olan gücün
yanında. Devlet başkanı çalışan emekçinin yanında.Barış içinde her
işlev tıkır tıkır işliyor. Kırıp,
döken bir polemik yok
Daha önce de
Yorum da bir yazımda bir vesile değinmiştim. Basından devlet
Başkanı Miterant"ın çalıştığım yerleşim
merkezine ziyarette bulunacağını öğrendim. Şarklı zihniyetle o gün çok olağan
üstü şeyler olacağını düşündüm. Hayret, devlet başkanının geldiği gün, olağan
günlük hayat devam etti. Ne tören, ne şaşa
Öğrendiğime göre ,helikopterle belediyenin bahçesine inmiş, belediye başkanından
bir brifing alarak, izinin üstüne
dönmüş. İşte bu olgunluk ve basiret bizimkilerde de olsun diye bekliyorum. Elin
adamına niçin imreneyim... Bizim inancımız ,tarihimiz, törelerimiz parmak
ısırtacak örneklerle dolu .Asr-ı Saadet, Hülafa-i Raşidin dönemlerindeki örnekleri sıralayacak olursak
buna satırlar yetmez. Mevlevi söylemle:""Tevazu u Mahviyette toprak gibi olmak"" düsturu ana
ilkelerimizdendi. İfrata varan hareketlerimize ,kendimizi mazur
göstermek için mazeretler uyduruyoruz. Takkemizi önümüze koyup koyu koyu
düşünmemiz gerekiyor. Açıkça bu nimet bolluğundan korkuyorum. Hamd ve şükrü unutmuşuz. Gözümüzü açıp gördüğümüz
nimetlerin ezelden beri böyle olduğunu sanıyoruz.
Çok ibret alınacak bir
seçim dönemi ve seçim geçirdik. Yüce Rabbim encamını hayra tebdil etsin.