ŞABAN SÖZBİLİCİ

Tarih: 12.01.2015 00:00

Devlet Kutsal Dokunulmazlıkları Tanımalı

Facebook Twitter Linked-in

Fransa"daki terör olayını duyunca Ölüler metni aklıma geldi. Mehmet Kaplan, en az kırk veya kırk beş yıl önce kaleme aldığı, severek tekrar tekrar okuduğum bu metinde yaşayanlarla ölüler arasındaki bağı irdeliyor ve şöyle diyor:

"Köşeyi dönerken, duvarda, üzeri yazılı mermer bir levha ve yanına asılı güzel çiçekler gördüm. Levhada Paris"in kurtuluşunda, orada, vatan için ölmüş bir vatandaşın künyesi yazılı idi. Taze çiçekleri, ne zaman, kimin koyduğunu bilmiyordum. Paris sokaklarını dolaşırken, böyle, her tarafta vatan için ölmüş meçhul insanların isimlerini yaşatan mermer levhalar ve her zaman konulmuş taze çiçekler görürsünüz."

"Paris benim vatanım değildi. Ne orada ölenleri, ne de bu çiçekleri koyanları tanıyordum. Fakat ne zaman böyle bir levha ve çiçekle karşılaşsam kalbim ulvî bir duygu ile ürperiyordu. Adeta bu sembolün içinde teksif edilmiş ruhî bir kuvvet vardı ve gözlerim elektrik fişi gibi ona takıldığı zaman ondan bana ulvî bir cereyan sirayet ediyordu."

"Ölüler yaşayanları işte böyle idare ederler, diyordum."

İslam dini hoşgörü dinidir ama birileri bunu fırsat bilip de kutsal değerleri küçümseme, alaya alma hakkına sahip değildir. Fransa"nın Paris şehrindeki dergi bu yönüyle kınandı, bundan sonra da bu tür yayınları kınanmalıdır. Tahrik edicilere karşı koyun olmak, aç canavarın pençesine kendini bırakmaktır. Döner, dişinin kirasını da ister.

Müslüman ülkeleri, bilhassa devlet başkanları bu yönüyle üzerlerine düşeni tam olarak yerine getirememişlerdir. Nedeni, kendi aralarında, İslam"ın kuşatıcılığını özümseyememeleri ve gerçek birliği kuramamalarıdır.

Fransa, bir derginin kabul edilemez karalayıcı yayınlarını,  fikir ve düşünce hürriyetine girer, diye bazı açıklamaların arkasına sığınmıştır.

İşte bu noktada ama"sız bir dünyada yaşayabilir miyiz?

Hz. Peygamberin 1403 yıl önceki İslam"ı yaymaya başladığı günlerine uzanırsak cevabını alabiliriz. Bir tarafta Muhammedü"l Emin demişler, bir tarafta incitmişler Allah"ın emrini tebliğ etti diye. O ise sabretmiş, sabretmiş cihat farz kılınıncaya kadar.

Terör, cihat değildir.

Elbette ki derginin basılması, kişilerin öldürülmesi kabul edilemez. İslâm"la bağdaşmaz. Kişinin ölümüne yol açan terör saldırıları asla hoş görülemez. Kınanır. Bizler de kınıyoruz, Başbakanımız kınadı, Cumhurbaşkanımız kınadı. Kınamaya devam edeceğiz.

Fransa ve dünya şunu unutmasın.

Tek taraflı, teslimiyete dayalı bir dünya barışı sağlanamaz. 

Fransa ve dünya artık laiklik anlayışlarını sorgulamalıdır. Çünkü dünya nüfusunun dörtte biri, Fransa"nın yüzde onu Müslüman"dır, diğer dinlere mensup vatandaşlar da var. Laiklik, inançları küçümsememeli; her dine ve mensuplarına kendi kuralları ve ölçüleri içinde saygılı olmalıdır. Laiklik tek tip insan, tek tip toplumu amaçlar. Dünya ise çok kültürlülük üzerinde gelişmiş ve devam etmektedir. Esperanto ve Balibilen dillerini icat edenler tek dili amaçlamışlardır fakat gerçekleşmediğini, gerçekleşmeyeceğini de görmüşlerdir. Yeni dinlerin ve toplumların ortaya çıkması; Fransa"nın tarihi de bunun kanıtıdır.

Terör ve teröristleri kazdıkları kuyuya düşürmeli artık dünya. Batı ve batılı bu son olayda olduğu gibi önyargıyı artık yıkmalı; yıkarken de şunları yapmalıdır.

Batı Avrupa"nın ırk ve inanç ilişkileri açısından en problemli ülkesi Fransa, vatanında yaşayan milletlere ve dinlere varoluşlarını kabul ederek daha gerçekçi kanunlarla yaklaşmalıdır. Azınlıkların ve göçmenlerin dini hukukları gözetilmelidir.

Batı devletleri, artık bazı gerçekleri görüp kendilerinden başka devlerin de var olduğunu kabullenip onların uyandıklarını fark etmeli ve haklarını iade etmelidir.

Emperyalist zihniyet ve lobisi artık elini Orta Doğu"dan çekmeli, gerici zihniyet olan egemenlik düşüncesinden vazgeçmelidir.

Artık Avrupa"nın gündemine şu oturmalıdır: Türkiye, Müslüman ülkeler adına BM"nin beşinci veto etme hakkına sahip devleti olarak kabul edilmeyi hak etmiştir. Bu sağlanırsa özgürlükler daha sağlıklı olarak irdelenir ve her kültürün, çoğunluğa sahip her dinin hakkı ve hukuku da dünya örgütlülüğünde ve evrenselliğinde yerine oturmuş olur.

Batılı, son olarak İsveç"te yaşanan cami kundaklamaları gibi olaylara toplu tepki göstermeyi bilmelidir.

Almanya Başbakanının son açıklaması takdire değerdir. Diğer devlet başkanları da kendi ülkelerinde yaşayan farklı din mensuplarına ve bilhassa çoğunluk arz ettiğinden Müslüman kesimiyle çok iyi ilişkilere sahip olduklarını sürekli teyit etmeli, onlara şüpheli olarak bakmamalıdırlar. Adalet Bakanı Heiko Maas gibi camileri ve ibadet yerlerini ziyaret ederek dayanışmayı kuvvetlendirmelidirler.

Olayın sıcaklığı içinde Drancy Mahallesi imamı Hassen Chalghoumi"nin sorumluluğunu batılı, doğulu birey birey yüklenmeliyiz. Hz. Ömer"in adaletini yaymalıyız.

Fransa İslam Konseyi gibi, bu bizdendir duygusunu taşımadan, her terör olayını sert bir dille kınamalı sivil toplum kuruluşları.

Her terör saldırısı ve olayında 50`ye yakın ülkeden devlet ve hükümet başkanının katılımıyla gerçekleştirilen ‘Cumhuriyet Yürüyüşü" gibi el ele, omuz omuza milyonları meydanlara toplamalıyız.

Dünya devletleri ve milletleri, farklı dinlere mensup insanlar artık şunu bilmelidirler terörün reçetesi olarak:

Özgürlük, bir başka özgürlüğün başladığı yere kadardır. İnsanların kutsalları alay edilmemeli, edenler devlet tarafından ağır cezalara çarptırılmalıdır.

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —