Katılırsınız, katılmazsınız; çözüm süreci konusunda aşağıda yazılanlar benim düşüncelerimdir. Doğrudur, eğridir ama bana göre olanların ve olacakların özeti bunlardır:
Çözüm sürecinde PKK"nın
müebbete mahkûm lideri Öcalan çözümü yürekten istemektedir. Diyeceksiniz ki,
öyleyse yaptıkları nedir?
Yaptıklarında iki önemli şık
vardır, birincisi davayı satmadığına Kürtlerin emin olmalarını sağlamak,
ikincisi Kürtler lehine koparabildiği kadar "hak" koparabilmek.
Aksini iddia edenlerimiz olsa
bile, Öcalan Kürt toplumu üzerinde önemli bir ağırlığa sahiptir. İstese bir
emri ile ülke kaosa sürüklenir, Türkiye Mısır gibi, Libya gibi olur.
Diyarbakır"ın meydanlarını Kürtler doldurup aylarca meydanları boşaltmasalar,
bağımsızlıklarını ilan etseler (şiddetin dışında) devletin yapacağı çok az şey
vardır.
O halde Öcalan bölünmeyi
istememektedir. Devlet de bunu bilmektedir.
Öcalan"ın izlediği politikanın
özeti ise kendi konumunu yukarıda tutmak, belki sonunda ev hapsine dönüştürmek
ve Kürtlere daha fazla hak koparmaktır.
HDP"nin tutumu daha farklı
değildir. Politikasının ardındaki düşünce, çözümden sonra partisinin oy
seviyesini düşürmemektir. Çünkü çözümden sonra doğuda, güneydoğuda AK Parti,
belki CHP oylarını hızla artıracak, HDP"nin tutmakta zorlandığı taban
eriyecektir. HDP"nin abuk subuk hareketleri de bunun içindir.
Hükümet ise oylarını ve
devletin itibarını korumaya çalışmaktadır. Ayrıca, çözüm sürecine ve çözümden
sonraki sosyal hayata Türkleri hazırlamaktır.
Tabiidir ki üç tarafta da
yanlış konuşmalar, yanlış adımlar olabilmektedir. Bunlarsa çeşitli
spekülasyonlara yol açmakta ve ülke çalkalanmaktadır.
Olayın bir de yabancı
devletler ayağı vardır. Yabancı devletlerin bir kısmı süreci dikkatle
izlemektedir. Amerika, İngiltere, İsrail gibi bir takım ülkeler var ki,
bunların ajanları bölgede adeta cirit atmaktadır. Bunların niyetleri ise çözüm
sürecini, baltalamaktır. Çünkü Türkiye hızla büyümekte ve karşılarına süper güç
olarak çıkmaya hazırlanmaktadır. Bunu istemeyen devletlerin ajanları her yolu
mubah sayarak çalışmalarını sürdürmektedirler.
Türk halkına düşen ise sabır,
biraz daha sabırdır.
Bu sabrın sonunda problemlerin
çözüme kavuştuğunu, ülkenin yüzünün güldüğünü, çocuklarımıza, torunlarımıza
daha huzurlu, daha kalkınmış bir ülke bırakmakta olduğumuzu göreceğiz.
Biraz daha sabır
Biraz daha hoşgörü
Biraz daha özgüven
Yorum sizin