Yasa, ulaşım hizmetlerini belediyelerin yapmasını öngörürken işletmeciliğini kiraya verebileceğini de hükme bağlamıştır. Yani dolmuş ve halk otobüsü işletmeciliği yeni işler değildir, var olan yasaya işlerlik kazandırılmıştır. Yasa, ulaşım işlerinin kiraya verilmesine izin verirken her ne hikmetse ilimizde, halk otobüsü ve dolmuş hatları, açık artırma usulü ile satılmış. Görev yaptığım sırada bunun mümkün olamayacağını söylediğimde arkadaşlar beni ikna etmeye çalışmışlardı. Bu işin ikna etme çabaları ile savuşturulamayacağını ve yasayı okumalarını arkadaşlara önerdim.
Biz, bu işi çözüme kavuşturmak
için bir düzenleme yapma yoluna gittik ve bütün ruhsatları yeniledik. Yenilenen
ruhsatlarla birlikte sözleşmeleri de yeniledik, o sırada sözleşmelere "kira"
ibaresini yazdık. Her fırsatta şikâyet konusu edilen bürokrasi işte budur.
Bürokrasiyi bilmeyenler ya da işletemeyenler sürekli bürokrasiyi suçlama yoluna
başvurmuşlardır. Her görevli, önce görev yaptığı kurum veya birimin işleyişini
düzenleyen yasa ve yönetmelikleri öğrenmelidir.
Toplu taşıma işi ihalesinin
uygulamasında bir sıkıntı ve yanlışlık daha vardır ki o da ihaleye çıkartılan
hatların kaç yıl süreyle kiraya verileceğinin belli olmamasıdır. Bu, kamuya
yapılan bir haksızlıktır. Bu haksızlığın bir an önce düzeltilmesi gerekir.
Yoksa bu işin içinde olan yani hattı kiraya veren, ihale şartnamesini
hazırlayan, hattı kiraya alan herkes vebal altındadır. Bu işler öyle ucuz da
değildir, kolay da değildir. Bugünkü fiyatla yüksek paraya verildiği zannedilen
hat iki yıl sonra bedavaya gelecektir. Böyle bir hakkı baba oğluna vermez.
Kendi malı ile ilgili işlem yaparken hiçbir detayı atlamayanlar kamu malında
aynı duyarlılığı göstermemişlerse/göstermiyorlarsa yapılanlar doğru değildir.
Kamu malından haksız ikramda bulunmaya ve ikram almaya kimse yetkili değildir.
Bu haksızlığı yapanlar büyük huzurda ne yapacaklarsa o bizim bilgimiz ve
ilgimiz dışındadır.
Aslında birçok işte olduğu
gibi belediyeler hele de toplu taşıma işinden ellerini çektiklerinden beri
vatandaşın aldığı hizmetin kalitesi düşmüştür. Geçenlerde yerel basından
arkadaşlardan biri, dolmuş ve halk otobüslerinde bakım ve temizlik olmadığını,
küfürlü konuşmalar yapıldığını, vatandaşların bu konuda çok muzdarip
olduklarını yazmıştı. Umarım dikkate alınır.
Bir gün, zorunluluktan, Kültür
Merkezi durağından şoför arkadaşla birlikte dolmuşa bindik. Daha on metre
gitmeden dolmuş şoförü ile belediye otobüsünün şoförü sözlü sataşmaya
başladılar. Dolmuşun muavini de işe karışınca iş çığırından çıktı. İki araç
birbirlerine o kadar yakın duruyorlardı ki muavin kendisini tutamayıp otobüsü
tekmelemeye ve acayip küfürler saymaya başladı. Dolmuş şoförüne, yaptığının
yanlış ve kendisinin de haksız olduğunu söyledim. Adam bana "Sen kendinle
meşgul ol!"cinsinden laflar söyledi. Otobüs şoförü beni görüyor belki de o
yüzden üstelemiyordu. Yapacak başka bir şey kalmamıştı. Ben şoförüme:"Dolmuş
şoförünün yanına git, kendini tanıt ve ruhsatını iste." dedim. Benim dolmuşta
olmam işin şeklini değiştirdi. Bu sefer dolmuşun her iki görevlisi de:"Abi,
görmedin mi yaptığını?" benzeri sözlerle kendilerini savunmaya başladılar.
Bilmiyorum başka kentlerde durum nasıl, bizde durum böyle maalesef. Demek
istediğim şudur; iş resmi olursa denetlemek daha kolay, hizmet daha iyi ve
verimli olur. Bu işler hizmet işidir.
Bir ara, dolmuşlardan on
yaşını, halk otobüslerinden de yedi yaşını doldurmuş olanların yenilenmesi için
yönetmelik düzenlemesiyle meclisten bir karar çıkarmıştık. Dolmuşçulardan
birçokları bile kararı çok olumlu bulmuşlardı. Epeyce dolmuş yenilenmişti. Yine
birçok çevrede takdirle karşılanan bu karar kısa bir süre sonra meclise
sunulan;"Yeni görünümlü ve bakımlı olan dolmuşlara on beş, halk otobüslerde ise
on yaşına kadar izin verilmesi" teklifi ile gevşetiliverdi. Zaten bu karardan
sonra birçok araç "görünümlü!"belgesine kavuştu. Bir işi, bir kararı
sulandırmada toplum olarak üstümüze başka birini bulmak oldukça zordur. Hâlbuki
burada dolmuş veya halk otobüsü sahibi korunurken yani bir kişinin hatırına iş
yapılırken dolaylı olarak o işle bağlantısı olan yani vatandaş cezalandırılmış
olmaktadır. Arabası olanlar zaten dolmuşa, otobüse binmemektedir, yazık hem de
çok yazık halktan yana olmak böyle mi olur? Bir hanımefendi şikâyet
etmişti;"Dolmuşa çıktım, tabanı bastığım yerden delindi, dizime kadar ayağım
çöken yerden aşağıya indi, çorabım yırtıldı, rezil oldum, bizim hakkımızı kim
koruyacak, sizde insaf yok mu?" demişti. Ne cevap vermem gerekirdi? Bu işi
sulandıranların biraz uykuları kaçar mı bilmem!
Hat kiracıları kızacaklar ama
madem bu yazıyı yazıyorum bunu belirtmek zorundayım. Toplu taşıma hatları
kiraya verilmek üzere ihaleye çıkarken, kiranın süresi de belirlenmelidir. Kaç
yıllığına kiraya verilecekse ona göre de muhammen bedel konulmalıdır. Şu anda
bile toplu taşıma hatlarının kira süresi yoktur, bu hem yanlış, hem de yasaya
aykırı olması bakımından suçtur. Kamunun malı ve hakları kimseye tahsis
edilemez, bu vebaldir. Bunlar bilinerek yapılmıyordur ama bir görev olması
bakımından bilinmesi ve uygulanması gerekir. Hem ileride bu işlerin tespit
edilerek daha farklı sıkıntılara sebep olmayacağı ne malumdur! Netice olarak
burada denilebilir ki bürokrasi yani yönetim bilimi, yöneticiliğin ya da
memurluğun olmazsa olmazlarındandır.
Burada görülen ve anlatmak
istediğim şudur ki; üst yönetici "şöyle, şöyle yapın" diye talimat veriyorsa,
talimatı alan da kendi sınırlarını maalesef bilmiyorsa, sadece verilen talimatı
yerine getiriyorsa, yani işler bilinerek yapılmıyorsa, olanlar memlekete ve
insanlarımıza oluyor demektir.
Yetkili olanlar sadece
yasaların ya da yönetmeliklerin belirlediği görev alanı çerçevesinde, verilen
yetkiyi kullanabilirler. Bunun dışına çıkılması asla yetki değil bilakis yetki
ihlalidir. Yetki ihlali ise bir bakıma başkaldırıdır. Hizmet, ya doğrudan
kişinin kendisi adına tasarrufta bulunmasıyla olur, ya da kişiye verilen
vekâletle olur. Ama kişinin bizzat kendi tasarrufunda olmayan, kişinin zatından
vekâlet olmayan durumlarda hizmet yoktur, yani o işin adı hizmet değildir.
Kamunun malını, kimi talepte bulunanlara vermeye yöneticinin yetkisi yoktur.
Kamunun malını, adı ne olursa olsun, herhangi bir şekilde kamunun üzerinden
alıp başka birine veya başka bir yere tapulamaya da kimsenin hakkı yoktur.
Fakrı zaruret içerisinde
olanlara hayata tutunacakları ihtiyaçlarını vermek de yetkililer üzerinde
onların hakkıdır.
Yetkiyi kullanmaktan çok kullanabilmek
önemlidir. Yetki kullanmak, sorumluluğu üstlenilen işi, en verimli bir şekilde
yapmaktır. Birçoklarının bu çizgiden uzak olması, ehil olmayan, sorumluluğu
kavrayamayan ve onu taşıyabilecek kapasitede olmayan kişilere yetki verilmesi,
hizmet alacaklara da yetki alan şahsa da bir haksızlıktır. Bu durumda yürütülen
işlerden verim elde edilmesi de çok zordur, belki de imkânsızdır.
Kısa bir süre Karacaoğlan Halk
Kütüphanesi"nde müdürlük yaptım. İnsan bazen işin içerisine girdiği zaman,
bazen de dışarıda olduğu zaman farklılıkları görebiliyor. Orada anladım ki
genel uygulamaya göre mesai yapmak kütüphanelerin varlığına uygun değil.
İstişare yapmak işin doğrusunu bulabilme bakımından çok önemlidir.
Halk kütüphaneleri genel mesai
dışında çalışmasını sürdürmelidir ki işinden çıkan, gündüz gelme imkânı
olmayanlar kütüphanelerden yararlanabilsinler. Görevli arkadaşlara gece 23.00"e
kadar kütüphaneyi açık tutma fikrimi söyledim. Kendilerince haklı olarak onlar
bu teklifime sıcak bakmadılar. Zaten kısa bir süre sonra tayinim çıkmıştı.
Aradan geçen bir zamandan sonra belediyede göreve başladığımda müdür iken
uygulayamadığım bu projemi orada uygulamaya koydum. Kütüphane mesaisi sabah
saat 08.00"de başlayıp gece 23.00"e kadar devam ediyordu. Halen bu uygulama devam
etmektedir.
Ben belediyeden ayrıldıktan
epeyce zaman sonra Sayın Vali Niyazi Tanılır Bey ile bir tatil günü bir yerde
karşılaştık. Bir süre sohbet ettikten sonra Vali Bey bana:"Nedim Bey, siz bizim
kütüphanede görev yapmışsınız, belediyenin kütüphaneleri gayet güzel çalışıyor
da bu çalışma sistemini neden Karacaoğlan Halk Kütüphanesinde de
uygulamadınız?"demişti.
Yetki kullanımı ile ilgili
kamu alanında bizim bilmediğimiz neler var, yetki sınırımız gereği onlardan
haberimiz yoktur. Eğer bir yerde yetkisiz yetki kullanılmışsa, masum görüntü
arkasında kurnazlıklar varsa, yapılanların vebali, söz konusu yetkiyi kullananı
da, haksız talepte bulunanı da yani her iki cenahı da yaptıkları haksızlıklar
yakacaktır.