M. Nedim Tepebaşı

Tarih: 30.09.2014 00:00

Kahramanmaraş Dosyası 9

Facebook Twitter Linked-in

Yasa, ulaşım hizmetlerini belediyelerin yapmasını öngörürken işletmeciliğini kiraya verebileceğini de hükme bağlamıştır. Yani dolmuş ve halk otobüsü işletmeciliği yeni işler değildir, var olan yasaya işlerlik kazandırılmıştır. Yasa, ulaşım işlerinin kiraya verilmesine izin verirken her ne hikmetse ilimizde, halk otobüsü ve dolmuş hatları, açık artırma usulü ile satılmış. Görev yaptığım sırada bunun mümkün olamayacağını söylediğimde arkadaşlar beni ikna etmeye çalışmışlardı. Bu işin ikna etme çabaları ile savuşturulamayacağını ve yasayı okumalarını arkadaşlara önerdim.

Biz, bu işi çözüme kavuşturmak için bir düzenleme yapma yoluna gittik ve bütün ruhsatları yeniledik. Yenilenen ruhsatlarla birlikte sözleşmeleri de yeniledik, o sırada sözleşmelere "kira" ibaresini yazdık. Her fırsatta şikâyet konusu edilen bürokrasi işte budur. Bürokrasiyi bilmeyenler ya da işletemeyenler sürekli bürokrasiyi suçlama yoluna başvurmuşlardır. Her görevli, önce görev yaptığı kurum veya birimin işleyişini düzenleyen yasa ve yönetmelikleri öğrenmelidir.

Toplu taşıma işi ihalesinin uygulamasında bir sıkıntı ve yanlışlık daha vardır ki o da ihaleye çıkartılan hatların kaç yıl süreyle kiraya verileceğinin belli olmamasıdır. Bu, kamuya yapılan bir haksızlıktır. Bu haksızlığın bir an önce düzeltilmesi gerekir. Yoksa bu işin içinde olan yani hattı kiraya veren, ihale şartnamesini hazırlayan, hattı kiraya alan herkes vebal altındadır. Bu işler öyle ucuz da değildir, kolay da değildir. Bugünkü fiyatla yüksek paraya verildiği zannedilen hat iki yıl sonra bedavaya gelecektir. Böyle bir hakkı baba oğluna vermez. Kendi malı ile ilgili işlem yaparken hiçbir detayı atlamayanlar kamu malında aynı duyarlılığı göstermemişlerse/göstermiyorlarsa yapılanlar doğru değildir. Kamu malından haksız ikramda bulunmaya ve ikram almaya kimse yetkili değildir. Bu haksızlığı yapanlar büyük huzurda ne yapacaklarsa o bizim bilgimiz ve ilgimiz dışındadır.

Aslında birçok işte olduğu gibi belediyeler hele de toplu taşıma işinden ellerini çektiklerinden beri vatandaşın aldığı hizmetin kalitesi düşmüştür. Geçenlerde yerel basından arkadaşlardan biri, dolmuş ve halk otobüslerinde bakım ve temizlik olmadığını, küfürlü konuşmalar yapıldığını, vatandaşların bu konuda çok muzdarip olduklarını yazmıştı. Umarım dikkate alınır.

Bir gün, zorunluluktan, Kültür Merkezi durağından şoför arkadaşla birlikte dolmuşa bindik. Daha on metre gitmeden dolmuş şoförü ile belediye otobüsünün şoförü sözlü sataşmaya başladılar. Dolmuşun muavini de işe karışınca iş çığırından çıktı. İki araç birbirlerine o kadar yakın duruyorlardı ki muavin kendisini tutamayıp otobüsü tekmelemeye ve acayip küfürler saymaya başladı. Dolmuş şoförüne, yaptığının yanlış ve kendisinin de haksız olduğunu söyledim. Adam bana "Sen kendinle meşgul ol!"cinsinden laflar söyledi. Otobüs şoförü beni görüyor belki de o yüzden üstelemiyordu. Yapacak başka bir şey kalmamıştı. Ben şoförüme:"Dolmuş şoförünün yanına git, kendini tanıt ve ruhsatını iste." dedim. Benim dolmuşta olmam işin şeklini değiştirdi. Bu sefer dolmuşun her iki görevlisi de:"Abi, görmedin mi yaptığını?" benzeri sözlerle kendilerini savunmaya başladılar. Bilmiyorum başka kentlerde durum nasıl, bizde durum böyle maalesef. Demek istediğim şudur; iş resmi olursa denetlemek daha kolay, hizmet daha iyi ve verimli olur. Bu işler hizmet işidir.

Bir ara, dolmuşlardan on yaşını, halk otobüslerinden de yedi yaşını doldurmuş olanların yenilenmesi için yönetmelik düzenlemesiyle meclisten bir karar çıkarmıştık. Dolmuşçulardan birçokları bile kararı çok olumlu bulmuşlardı. Epeyce dolmuş yenilenmişti. Yine birçok çevrede takdirle karşılanan bu karar kısa bir süre sonra meclise sunulan;"Yeni görünümlü ve bakımlı olan dolmuşlara on beş, halk otobüslerde ise on yaşına kadar izin verilmesi" teklifi ile gevşetiliverdi. Zaten bu karardan sonra birçok araç "görünümlü!"belgesine kavuştu. Bir işi, bir kararı sulandırmada toplum olarak üstümüze başka birini bulmak oldukça zordur. Hâlbuki burada dolmuş veya halk otobüsü sahibi korunurken yani bir kişinin hatırına iş yapılırken dolaylı olarak o işle bağlantısı olan yani vatandaş cezalandırılmış olmaktadır. Arabası olanlar zaten dolmuşa, otobüse binmemektedir, yazık hem de çok yazık halktan yana olmak böyle mi olur? Bir hanımefendi şikâyet etmişti;"Dolmuşa çıktım, tabanı bastığım yerden delindi, dizime kadar ayağım çöken yerden aşağıya indi, çorabım yırtıldı, rezil oldum, bizim hakkımızı kim koruyacak, sizde insaf yok mu?" demişti. Ne cevap vermem gerekirdi? Bu işi sulandıranların biraz uykuları kaçar mı bilmem!

Hat kiracıları kızacaklar ama madem bu yazıyı yazıyorum bunu belirtmek zorundayım. Toplu taşıma hatları kiraya verilmek üzere ihaleye çıkarken, kiranın süresi de belirlenmelidir. Kaç yıllığına kiraya verilecekse ona göre de muhammen bedel konulmalıdır. Şu anda bile toplu taşıma hatlarının kira süresi yoktur, bu hem yanlış, hem de yasaya aykırı olması bakımından suçtur. Kamunun malı ve hakları kimseye tahsis edilemez, bu vebaldir. Bunlar bilinerek yapılmıyordur ama bir görev olması bakımından bilinmesi ve uygulanması gerekir. Hem ileride bu işlerin tespit edilerek daha farklı sıkıntılara sebep olmayacağı ne malumdur! Netice olarak burada denilebilir ki bürokrasi yani yönetim bilimi, yöneticiliğin ya da memurluğun olmazsa olmazlarındandır.

Burada görülen ve anlatmak istediğim şudur ki; üst yönetici "şöyle, şöyle yapın" diye talimat veriyorsa, talimatı alan da kendi sınırlarını maalesef bilmiyorsa, sadece verilen talimatı yerine getiriyorsa, yani işler bilinerek yapılmıyorsa, olanlar memlekete ve insanlarımıza oluyor demektir.

Yetkili olanlar sadece yasaların ya da yönetmeliklerin belirlediği görev alanı çerçevesinde, verilen yetkiyi kullanabilirler. Bunun dışına çıkılması asla yetki değil bilakis yetki ihlalidir. Yetki ihlali ise bir bakıma başkaldırıdır. Hizmet, ya doğrudan kişinin kendisi adına tasarrufta bulunmasıyla olur, ya da kişiye verilen vekâletle olur. Ama kişinin bizzat kendi tasarrufunda olmayan, kişinin zatından vekâlet olmayan durumlarda hizmet yoktur, yani o işin adı hizmet değildir. Kamunun malını, kimi talepte bulunanlara vermeye yöneticinin yetkisi yoktur. Kamunun malını, adı ne olursa olsun, herhangi bir şekilde kamunun üzerinden alıp başka birine veya başka bir yere tapulamaya da kimsenin hakkı yoktur.

Fakrı zaruret içerisinde olanlara hayata tutunacakları ihtiyaçlarını vermek de yetkililer üzerinde onların hakkıdır.

Yetkiyi kullanmaktan çok kullanabilmek önemlidir. Yetki kullanmak, sorumluluğu üstlenilen işi, en verimli bir şekilde yapmaktır. Birçoklarının bu çizgiden uzak olması, ehil olmayan, sorumluluğu kavrayamayan ve onu taşıyabilecek kapasitede olmayan kişilere yetki verilmesi, hizmet alacaklara da yetki alan şahsa da bir haksızlıktır. Bu durumda yürütülen işlerden verim elde edilmesi de çok zordur, belki de imkânsızdır.

Kısa bir süre Karacaoğlan Halk Kütüphanesi"nde müdürlük yaptım. İnsan bazen işin içerisine girdiği zaman, bazen de dışarıda olduğu zaman farklılıkları görebiliyor. Orada anladım ki genel uygulamaya göre mesai yapmak kütüphanelerin varlığına uygun değil. İstişare yapmak işin doğrusunu bulabilme bakımından çok önemlidir.

Halk kütüphaneleri genel mesai dışında çalışmasını sürdürmelidir ki işinden çıkan, gündüz gelme imkânı olmayanlar kütüphanelerden yararlanabilsinler. Görevli arkadaşlara gece 23.00"e kadar kütüphaneyi açık tutma fikrimi söyledim. Kendilerince haklı olarak onlar bu teklifime sıcak bakmadılar. Zaten kısa bir süre sonra tayinim çıkmıştı. Aradan geçen bir zamandan sonra belediyede göreve başladığımda müdür iken uygulayamadığım bu projemi orada uygulamaya koydum. Kütüphane mesaisi sabah saat 08.00"de başlayıp gece 23.00"e kadar devam ediyordu. Halen bu uygulama devam etmektedir.

Ben belediyeden ayrıldıktan epeyce zaman sonra Sayın Vali Niyazi Tanılır Bey ile bir tatil günü bir yerde karşılaştık. Bir süre sohbet ettikten sonra Vali Bey bana:"Nedim Bey, siz bizim kütüphanede görev yapmışsınız, belediyenin kütüphaneleri gayet güzel çalışıyor da bu çalışma sistemini neden Karacaoğlan Halk Kütüphanesinde de uygulamadınız?"demişti.

Yetki kullanımı ile ilgili kamu alanında bizim bilmediğimiz neler var, yetki sınırımız gereği onlardan haberimiz yoktur. Eğer bir yerde yetkisiz yetki kullanılmışsa, masum görüntü arkasında kurnazlıklar varsa, yapılanların vebali, söz konusu yetkiyi kullananı da, haksız talepte bulunanı da yani her iki cenahı da yaptıkları haksızlıklar yakacaktır.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —