Sevgili Okuyucularım,
ülkemizde cereyan eden olayları, çekişmeleri ve didişmeleri izliyorsanız
göreceksiniz ki fitne -fesat faaliyetleri süratlice artmakta ve ne hazindir ki
gün geçtikçe husumet boyutları tırmanmaktadır. Sanki insanlığın tarihindeki en
kara sayfalardaki gibi hoşgörüye dair tek satır yoktur. Ne hazindir ki yirmi
birinci yüzyılda servet, şöhret ve şehvet arzusu insanımızı, hem de inançlı
insanımızı ne hale getirmiş? Hoca Ahmet Yesevi Hazretleri ne kadar doğru
söylemiş: " Kötülüğümüz içimizde bizim, içimiz ise kurtulamıyor kendi kendinden
".
Milletimiz hiç böyle bir
zafiyete düşmemiştir. Çünkü Türk Milleti inanç dokusunu Allah sevgisi ve
korkusuyla bütünleştirerek ahlaki değerlerini korumuştur. Milletimizin yaşam
felsefesinde, inançlarında hep Yüce Yaratıcının sevgisi ve korkusu vardı.
Dillerinde, dimağlarında, gönüllerinde, hep O"nun ismi terennüm edilirdi.
İlhamı hep O"ndan alırlardı.
Çünkü Müslüman demek, inanan,
hisseden, düşünen, isteyen, arzulayan ve kişiliğin tüm ifadelerine sahip olan
kimse demektir. Onun için de Müslüman, düşünür, sever, bağışlar, hak hukuku
bilir, kimseyi incitmez, kimsenin malına, canına göz koymaz. Aksine haksızlık
karşısında susmaz. Karşılaştığı haksızlıkları ve üzüntüleri anlar ve bertaraf
etmeye çalışır. Yine o bilir ki Tanrı"ya ulaşmanın yollarından biri, belki de
en birincisi dürüstlüktür, güvenilir olmaktır. Dinin dünya düzenini sağlayan
tek gücün de adalet olduğuna inanır. Tüm hislerin karanlıklara yöneldiği bir
anda Müslüman"ı sonsuz aydınlığa çıkaracak olanın da adalet olduğunu bilir. Yalanlar
ve yanlışlar üzerine kurulu bir düzenin mensubu olmaktan şiddetle sakınır.
Kendini tanımayan, kendi özünün farkında olmayan, ikilikten yana, öldürmeden
yana, zulümden yana, haksızlıktan yana olan insanın Tanrı gücünden payını
alamayacağına; Yaratanla bütünleşmenin ancak insani değerlerle mücehhez olmak
gerektiğine inanır. Hakikat mertebesine ulaşabilmek, yetkin insan olabilmek
için insani değerlerle mücehhez olmak, kefen yerine bu değerlerle sarılıp İlahi
huzura varmak gerektiğine inanır. İnsanî değerlerden kopuk bir insanı Hakka
götürürken beyaz kefenlere sararak aklayamayacağımızı Âşık Mahzuni söylemiş:
Küçük vücuduma kefen istemem
Varsa insanlıkla sarsınlar
beni
Hz. Ali"nin şu sözlerini siz
değerli okuyucularımla paylaşmak istiyorum: "Nefsin için razı olduğun şeyi
bırak. Gafletten uyan, batıl itikatlara yönelme. Acele etmekten vazgeç, ölümü
hatırla; övünmeyi ve kibri bırak. Varacağın yer Yüce Yaratıcının huzurudur, ne
ekersen onu biçersin, ne yaparsan onu bulursun. Bugün ne hazırladınsa yarın sana
o sunulur. Ey oğul! Dinleyip işitenden ol. Sakın tembel olma çalış. Öfkene
sahip ol; başkasının ayıbını gizle. İnsanlara ikiyüzlü görünme; onlar arasında
ikiyüzlü davranma. Yetimin malını yeme. İnsanların canına, malına, namusuna
dokunma. Kimsesizleri kolla. Kendine gel de bunları iyi düşün. Gerçek mümin
kanaatkâr, hassas ve şefkatli davranandır."