İMRAN KILIÇ

Tarih: 12.12.2013 00:00

İnsan Hakları

Facebook Twitter Linked-in

"İnsan hakları" deyimi belli bir takım temel hak ve özgürlüklerden bütün insanların yararlanabilmesi anlayışına dayanır. Ve bu haklar bütün insanlara tanınması istenen ideal haklar bütünüdür. Bu deyimin kökü, esas itibariyle kutsal kitaplara kadar gitmekte ise de, kavramın gelişmesinde Batı"nın ünlü düşünürleri J.Locke ve J.J.Rousseu gibi kişilerin rolü büyük olmuştur. Ayrıca Amerikan bağımsızlık savaşında etkisi büyük olmuştur.

20. yüz yılda insan hakları deyimi, uluslar arası sözleşmelere ve ulusal anayasa metinlerine girmiştir. Genelde bu deyim dünyanın her yerinde insanların onurlu bir şekilde yaşamalarını amaçlamakta, temel hak ve özgürlüklerin uluslar arası boyutunu ifade etmektedir.

Uluslar arası alanda insan haklarını korumaya yönelik ilk ciddi teşebbüs, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu"nun 10 Aralık 1948" de kabul ettiği "İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi"dir. Fransız ihtilalinden sonra yayınlanan "İnsan ve Yurttaş Hakları Beyannamesi" bazı insan haklarına değinmiş olmakla birlikte, uluslar arası bir beyanname olmadığından evrensel anlamda bir girişim değildi. Birleşmiş Milletler" in kuruluş yasasında insan hakları deyimine yer verilmiş ve birleştirici bir temel olmuştur. Bu konuda evrensel bir belge hazırlanması için, 1946" da B.M. İnsan Hakları Komisyonu oluşturulmuş ve bu komisyonun hazırladığı bir giriş ve otuz maddeden oluşan metin, genel kurul tarafından 10 Aralık 1948" de kabul edilmiştir.

İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi B.M." nin genel kurul kararı olduğundan bağlayıcı olmayıp tavsiye niteliğindedir. Fakat hiçbir devletin buna karşı çıkmamış olması ve devletlerin çoğunluğu tarafından kabul edilmesi önemli bir husustur.

Değişik değer sistemlerinin bir sentezi olan bu beyanname de belirtilen haklar: Kişinin temel hakları, özel statü hakları, siyasal haklar, ekonomik ve sosyal haklar ile kültürel haklar olarak beş kümeye ayrılabilir.

İnsan haklarıyla ilgili bir diğer uluslar arası sözleşme, bölgesel düzeyde olan Avrupa Konseyi"nin 4 Kasım 1950 tarihli "İnsan Hakları ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşme" kısaca "Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi" dir. Avrupa Konseyi"ne üye devletler tarafından imzalanmıştır. Klasik ve siyasal haklara yer verilmiş ve bu hakların sağlanıp korunması için farklı düzenlemeler bu sözleşmede getirilmiş, insan haklarının çiğnenmesi halinde işleyecek uluslar arası bir denetim mekanizmasını kurmuştur. Bu mekanizma Avrupa İnsan Hakları Komisyonu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Bakanlar Komitesi yoluyla işletilmektedir. Birinci yol devletlere ikinci yol fertlere açıktır.

Birleşmiş Milletler ve Avrupa Konseyi dışında 1 Ağustos 1975 tarihli Helsinki nihai senedi de insan haklarıyla ilgili bazı bölümler içermektedir. İnsan Hakları, uluslar arası sözleşmelerin yanı sıra ulusal anayasa metinlerine de girmiştir.

İslam"da insan hakları, Batı"da olduğu gibi "kazanılmış" değil, "verilmiş" haklardır. Zaten İslam"ın temel esasları arasında insan haklarına yer verildiği için Batı"dakine benzer bir süreç söz konusu değildir. Ayetler, hadisler ve İslami metinlerde bu konu detaylı bir şekilde ortaya konmuş ve "İslam" da İnsan Hak ve Hürriyetlerinin başlıcaları: Hayat hakkı, Hürriyet Hakkı, Eşitlik Hakkı, Adalete Başvurma Hakkı, Adil bir yargılanmayı talep hakkı (kanuni yargı yolu), Yüksek otoritenin zulmünden korunma hakkı, İşkenceden korunma hakkı, Irz ve namusunu koruma hakkı, Sığınma hakkı, Azınlık (Zımmi hakları), Kamu hizmetlerine katılma hakkı, Fikir ve inanç hakkı ve hürriyeti, Din hürriyeti, Fikir açıklama (Davet ve Tebliğ) hürriyeti, İktisadi haklar, Mülkiyet hakkı ve korunması, İşçinin hakkı ve ödevi, Hayati olan ihtiyaçları elde etme hakkı, Aile kurma hakkı, Karı-koca hakları, Terbiye (eğitim) hakkı, Ferdin gizli sırlarını koruma hakkı, Seyahat ve ikamet hürriyeti ve hakkı olarak ortaya konmuştur.

Bazı kimselerin iddia ettikleri gibi, acaba İslam hukuk tarihinde insan hakları mücadelesi yok mudur? Yoktur. Çünkü neden? Var olan bir şeyin ilanına ve mücadelesine lüzum görülmemiştir de ondan.

Batı"da 11. asırdan evvel insan hak ve hürriyetleri yoktur. 19. yüzyıla kadar temel hakları elde etme mücadelesiyle geçti. Hak mücadelesi yapanlar zafer kazandıkça yetkililer bunu bir beyanname ilan ettiler. İslam bu hakları zaten evvelinden verdi. Neyin mücadelesi ve ilanı yapılmalıydı.     


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —