Sözlükte; cadılık,
gözbağcılık, sebebi ve kaynağı gizli durum gibi anlamlara gelen " sihir"
kelimesi, gözbağcılık ve hile yoluyla insanları manyetize ederek, tabiat
kanunlarına aykırı olaylar ortaya koyma sanatını ifade etmek için kullanılır.
Türkçesi "büyü"dür. Sihirde hakkı batıl, batılı hak; hakikati hayal, hayali
hakikat gösterme uğrunda oraya konan esrarengiz bir yanıltma çabası vardır.
Sihir kelimesi Kur"an-ı Kerim
ve Hadis-i Şeriflerde sihir konusuna temas edilmiş, bir Hadis-i Şerifte büyü
yapma yedi büyük günah arasında sayılmıştır. ( Buhari, Müslim, Ebu Davud)
Sihrin belli başlı şu
çeşitleri vardır. El çabukluğu ile yapılan sihir. Vapurda giderken sahili
hareket ediyor gibi görmeğe benzetilebilir. Bir takım araç ve gereçlerle,
cisimlerin kimyasal özelliklerinden yararlanılarak yapılan sihirler. Firavunun
sihirbazlarınca yapılan bir kısım sihirler gibi. Cinlerden yardım görerek
yapılan sihir. Spritizmcilerin faaliyetleri (ruh çağırma) esasen bu tür sihre
dayanır. Yer kuvvetleriyle gök kuvvetlerini karıştırarak meydana getirilen
sihirdir. Buna tılsım da denir; insan ruhunun belli eğim, egzersiz ve
arıtılmasından sonra gizli şeyleri görebilecek derecede his ve idrakinin
artması ve böylece çeşitli varlıklarda tesir icra edilerek yapılan sihirdir.
Buna manyetizma, hipnotizma ve fakirizm denir.
Bütün sihirlerin ortak
özelliği ya sırf yalan, hile ve aldatmadan ibaret oluşu veya bazı gerçekleri
kötüye kullanarak ortaya koyuşudur. Sihir bir aldatmaca ve gözbağcılıktan
ibaret olup Ehl-i sünnet bilginlerinin çoğunluğuna göre ise sihrin gerçek yönü
ile etkisi vardır. Fakat Allah Teala"nın dilemesi olmadan sihrin kimseye zararı
dokunmaz. Mümine düşen görev, sihirle uğraşmamaktan, sihir yapmaktan uzak
durmak ve her türlü kötülüğe karşı Allah"a sığınmaktır.
İslam âlimleri sihri öğrenip
öğretmeyi ve sihir yapmayı haram saymış, haramlığını inkâr eden dinden çıkmış
ve sihir yapan küfre düşmüştür. En azından büyük günah işlemiştir.