MURAT İNCE

Tarih: 19.07.2013 00:00

Yalnızlığım (XVIII)

Facebook Twitter Linked-in

Sabrın ışığı sönüyor ve kanatları kırılıyor martıların yalnızlığım…

 

Sahile pineklemiş kim var, kim yok… Yeniköy yanıyor bugün ve ihtiyar bir adam haşlanmış mısır, kâğıt helva, su, çay, çekirdek satıyor sonra bir çocuk olta sallamış hayatın tam ortasına ne tutacağından habersiz bekliyor. Umut işte, kimi bir bardak daha fazla çayın peşinde, kimi oltasına vuran birkaç fazla balığın… Keşke herkes tavası, ihtiyacı kadar dadansa hayatın bu yakasına yalnızlığım…

 

Özümü çürüten bir bataklık balığı gibisin. An be an sömürüyorsun iliklerimi ve benden kalmıyor geriye bir damla kan yalnızlığım…

 

Alışamıyorum bu iç boş, dışı çürük mevsime. Neredeysen çıkıp gelsen, ses etmesen, öylece sevsen, hangi ayın? Hangi yılın değişir? Neyin eksilir yalnızlığım?

 

Pejmürde ve sürgünde geçen ömrümün bu yakası kir pas içinde yalnızlığım. İnsan kendinden iğrenir mi? Gördüğü yüzden her sabah çekinir mi? Hani aynada sır saklıydı? Hani gülünce güler, seni öyle ya da böyle sever, hiç yere atmaz, hayatına, her şeye değer, hani bana gülümserdi aynalar yalnızlığım?

 

Kışlar içindeyim, karabasanlar mevsimindeyim ve ömrü tespih yapmış çekenler şehrindeyim. "La bize şu diyorlar, bu diyorlar" meselesinde, cinnetler geçirmekteyim. Birde sen vuruyorsun ya, hani hiç aldırmıyorsun ya, görüp görmezlikten, bilip bilmezlikten geliyorsun ya, isyanlarım yetmezmiş gibi birde sen umursamıyorsun ya, gelmiyorsun ya, inanılmaz koyuyor insana, sayamadığım nice çıldırmalarımın içinde, birde senin yok saymaların yalnızlığım…

 

Eksilirken birer ikişer, dizlerimin feri gidiyor önce ve gözlerimin ışığı sönüyor sonra… Aldırmıyorsun ya, sende atıp gidiyorsun ya, yok sayıyorsun ya ve kırıp atıyorsun ya kanatlarımı… Aşk olsun! Diyorum, ne deyim? Aşk olsun! Yalnızlığım, aşk olsun…


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —