MURAT İNCE

Tarih: 09.07.2013 00:00

Yalnızlığım (XVII)

Facebook Twitter Linked-in

Biri bir yerde çeyrek porsiyonluk bir laf eder, dağ gibi yükün altında kalırsın yalnızlığım…

Yüzüne değme kalender duranlar, neden hep sırtından vururlar ki yalnızlığım? Üşümelerim zamanın bu yakasında temmuzları dondururken, irin kokulu nefislerin kepazeliklerinin, gözlerimden kaçmayacağını, sübyancı yancılar anlamazlar mı ki?

Sandıklarımız, insan saydıklarımız, alıp ta yüreklerimizin içine sakladıklarımız, doğru algıladıklarımız ve ne var ne yok öylece anlattıklarımız, neden ötekileşirler ki yalnızlığım?

Nem tutmuşsa parmak uçlarından, nen kalmıştır ki yırtıp attıklarından? Çürümüşsen yaşadıklarından, yaşamak saydıklarından, nem vurmuşsa bacaklarından, nen kalmıştır ki göğe savurup yaktıklarından yalnızlığım?

Hilebaza yol gösteren, uçkursuza yatak seren, sözde aşka yataklık eden küfürbaza, düzenbaza tükürsen ne yazar? Tükürmesen ne yazar yalnızlığım?

Yağmur sayar gider, "bana mı?" Der susar gider sonrada ahkâm keser yüksek kaldırımlarda. Satılmış duyguların esiri ya da satın alınmış ne fark eder? Sübyancı aldatmaların, iğfali tanık karanlık odaların ve bütün susmaların bir gün aydınlığı, bir gün gerçek tanıklığı yani konuşmaların özgür kılındığı bir sabah, bir akşam elbet olacaktır yalnızlığım…

Unutma! Biri bir yerde çeyrek porsiyonluk bir laf eder, dağ gibi yükün altında kalırsın yalnızlığım… Kim kurtarır ki o zaman? Ve kim çeker çıkartır ki pisliğinden seni yalnızlığım?


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —