Güvenilir olmak, doğruluk, bir
kimseye koruması için geçici olarak verilen şey gibi anlamlara gelmektedir.
Kur`ân-ı Kerim`de emânet kelimesi iki yerde tekil ve dört yerde de çoğul olmak
üzere, dinî yükümlülükler (Ahzâb, 33/72), emanet (Bakara, 2/283; Mü`minûn;
23/8; Me`âric, 70/32) ve Allâh`ın insanlara vermiş olduğu idarecilik,
yöneticilik, malın idaresi gibi iş ve sorumluluklar (Nisâ, 4/58; Enfâl, 8/9)
manalarında kullanılmaktadır.
İslâm literatüründe emânet
oldukça geniş kapsamlı bir kavram olup, bir kimseye koruması için geçici olarak
verilen malın yanında, ücret, kira, ortaklık hakkı, buluntu gibi maddî haklar
ile îmân, ibadet gibi dinî yükümlülükleri; beden ve ruh sağlığı, servet, makam
ve mevki gibi imkân ve kabiliyetleri; sözleşmeleri; mesken ve aile
mahremiyetine saygı, nimet ve ikrama teşekkür, selama karşılık verme, sırların
saklanması gibi dinî, ahlâkî, sosyal ilke ve kuralları kapsamaktadır.
Bir fıkıh terimi olarak
emânet, bir kimseye koruması için bir malın geçici olarak tevdi edilmesi akdini
ve bu şekilde bırakılan malı ifade etmektedir. Bu manada emanet terimi ile
eşanlamlı olarak vedîa kavramı da kullanılmaktadır. Fıkıh literatüründe emanet,
tarafların birbirine uygun karşılıklı irade beyanıyla kurulan ve bağlayıcı
olmayan bir akittir. Emanet akdin kurulabilmesi için tarafların edâ ehliyetine
sahip olmaları ve emanet bırakılan malın akit konusu olmaya elverişli bulunması
gerekir. Bunun dışında, sahibinin açıkça veya imâ yoluyla iznine bağlı olarak
elde bulundurulan şeyler de emanet hükmündedir.
Emanet bırakılan kimse kural
olarak emin kimse sayılır ve iyi niyetli olduğu, emanet bırakılan malı korumada
makul derecede titizlik gösterdiği sürece mala gelen zarardan sorumlu olmaz.
Ancak kişi bilerek, ölçüsüz, aşırı ve kusurlu davranarak bu malın zarar
görmesine sebep olmuşsa verdiği zarardan sorumlu tutulur. Emanet bırakılan
şahıs malı koruması karşılığında ücret alıyorsa, sorumluluk artar. Bu takdirde,
alınması gereken tedbirleri almadığı için veya kaçınılması mümkün bir sebepten
dolayı mal zarar görmüşse tazmîni gerekir. (İ.P.)
Peygamberlerin sıfatı olarak
emânet, Allâh`tan aldığı vahiyleri, aynen insanlara tebliğ etmeleri
anlamındadır. Peygamberler, almış oldukları ilâhî emirleri ne değiştirmişler ne
de onlara bir şey ilâve etmişlerdir. Çünkü Peygamber en güvenilir insandır.
Onlarda hiçbir şekilde ihanet ve hıyânet bulunmaz. O halde güven ve emniyet,
nübüvvetin vazgeçilmez şartıdır. Bu hususta Cenab-ı Hak şöyle buyuruyor:
"O peygamberler ki Allah`ın gönderdiği emirleri duyururlar, Allah`tan
korkarlar ve O`ndan başka kimseden korkmazlar." (Ahzâb, 33/39). Bütün
Peygamberler görevlerini en mükemmel şekilde yerine getirmişler ve kavimlerine
şöyle demişlerdir: "Size Rabbimin gönderdiği gerçekleri tebliğ ediyorum ve
ben sizin için güvenilir bir öğütçüyüm." (A`râf, 7/68). (İ.K.) DİB Dini
Kavramlar Sözlüğü