Hacı DERDİYOK

Tarih: 13.03.2013 00:00

Güneş Balçıkla Sıvanmaz

Facebook Twitter Linked-in

Bazı kendini bilmezler, sözüm onlara; Kahramanmaraş"ın kurtuluşunda Mustafa Kemal"in veya o zaman kurulan Kuvvay-ı Milliye"nin hiçbir etkisinin olmadığını söylemektedirler. En zor şartlarda böyle bir oluşumun ne kadar zor olduğunu bilen bilir. Ve halen tarihi çarpıtmaktan geri durmayanlar "Kendini Kurtaran Şehir" algısının, cehaletini sürdürmektedirler. Hatta daha da ileri giderek, güya savaştan sonra Fransızlar: "Biz gece yeşil sarıklılarla, gündüz çetelerle savaştık," diyesiymişler. Savaştan sonra hayatta kalan Fransızların veya Ermenilerin böyle bir söz söylediklerini hiçbir kaynaktan ne okudum, ne de duydum. Savaştan sonra bile halkın zihinlerini boş inanç, bilimsellikten, gerçekçilikten uzak hurafe fikirlerle (boş inanç) doldurmuşlardır. Şimdi burada mucizelerden söz açmak istemiyorum. Bu başka bir yazımızın konusu olabilir.

Evet. Kahramanmaraş halkı o zaman, yediden yetmişe, tek vücut olmuş, kenetlenmiş, şehitler vererek, sömürgecileri kentimizden atmayı başarmışlardır. Onların, torunları her yıl 12 Şubat gününde, erkeklerimiz, kadınlarımız ve genç kızlarımız milli kıyafetlerini giyerek resmigeçit yaparlar; hem bayram yapmakta, hem de minnet ve şükranlarını saygıyla sunmaktadırlar. 

Şimdi biraz gerilere gideceğim. Tarihçi değilim, ama tarihçi olmaya ne gerek var. Mesleği, ne olursa olsun yazılmış eserleri okuyan insanlar, ufkunu genişletir bilgi sahibi olurlar. Mustafa Yıldırım"ın tarihi roman tadında "58 Gün" adlı kitabında çok güzel anlatmaktadır. Çanakkale Savaşı"ndan sonra Türk Ordusu"nu Liman Von Sarders komutasında Suriye ve Şeria çöllerine, sürerler. Emperyalist güçler, Türk Ordusu"nun son askerinin de bitirilmesi çabası içine girmişlerdir. Büyük kayıplar verdirilerek ordumuz dağıtılmaya çalışılmıştır.  Bu çöllerde ne hikmetse hep Türk Ordusu kayıplar vermiştir. Alman ordusuna bir şey olmamıştır. Çünkü komutan Alman"dır. Bu savaşta akıllıca hareket eden Komutanlar, (Gazi Mustafa Kemal, İsmet İnönü, Fevzi Çakmak ve Rauf Orbay) ordularını dağıtmazlar. Yani tamamen teslim olmazlar. Hele Mustafa Kemal ileriyi gören bir komutandı, Kilis"ten Adana"ya geçerken Maraş"a silah ve cephane gönderilmesini emreder. (Yıl 1918) Bu gerçeği gören komutanlar oldukça az kayıp vererek, çöllerden kurtulmayı başarmışlar. Emperyalist güçlerin amaçları orduyu o kızgın çöllerde aç, susuz, kırdırıp Anadolu"yu daha rahat işgal fırsatı yakalamanın yollarını aramaktaydılar.

Gazi Mustafa Kemal bu gerçeği çok iyi biliyordu. Hatta emperyalistler o zaman nüfusunun büyük çoğunluğu Ermeni olan Maraş"ı (Ermeni çoğunluğa güvenerek) kolay yutulacak lokma diye tahmin etmişlerdi. Mustafa Kemal onların niyetlerini bildiği için, özellikle Maraş"ın savunmasına çok önem veriyordu. Buraya gönderilen silah ve cephane daha işgalden önce Ceyhan nehrinin batısında güvenilir bir yere saklanmıştı. Yalçın Özalp (Milli Mücadele"nin İlk Zaferi)

Nihayet, 1919"dan itibaren yer yer işgaller başlamıştı. 1919"dan itibaren Samsun"a ayak basar basmaz, "Amasya Tamimini" yayınladı, Sivas ve Erzurum Kongrelerini topladı. Halkın azim ve kararlılığı yurdu içinden çıkılmaz durumdan kurtarmıştır. Yani Mustafa Kemal gücünü halktan alırken, Damat Feritler ve işbirlikçileri İngilizlerden, Fransızlardan güç almaya çalışıyorlardı.

Bu kongreler neticesinde Kahramanmaraş"a Kuvvay-ı Milliye tarafından üç tane subay gönderildi. Yörük Selim, Aslan Bey, Kılıç Ali. Bayramlarda gösterilerde, onların isimlerini, eylemlerini anarlar, fakat kim tarafından gönderildiğine vurgu yapmazlar ne hikmetse. Elbette Maraşlının azim ve kararını ortaya koyarken, bir düzene ihtiyaç vardı. Bu düzeni de Ankara ile dirsek temasına geçilerek sağlanmalıydı. O tecrübeli subaylar tarafından bilinçli, düzenli hareket edilmiş olmasaydı, her şey arap saçına dönerdi. Böyle bir düzen kurulmasına rağmen gene de çok şehit vermişiz. Bunu hiç kimse inkâr edemez, inkâr etmeye de kalkışamaz. Böyle bir davranış, yakın tarihimizi inkâr etmektir. Güneş balçıkla sıvanmaz. Güneşi balçıkla sıvamaya çalışanlar, hüsrana uğrarlar, kendi kendilerini aldatmış olurlar.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —