ALİ EYTEMİŞ

Tarih: 11.03.2013 00:00

Hatırla Aslını

Facebook Twitter Linked-in

Kalp krizleri ve Yüksek tansiyonla boğuşan dünyada, fırtınasız ve güvenilir bir liman haline gelen Türkiye, potansiyel tehlikelerin haricinde yeni bir tehlikeyle karşı karşıya… Daha önceleri alışılagelen terör-darbe-hortum üçgeni şimdi komşu devletler bombasıyla dörtgene dönüşüyor. Asıl zor olan kendi içimizde ki savaştı ve bu savaşı kazanmamız neredeyse son yüzyılımızı yedi. Ağır kayıplar verdiğimiz bu savaş sonrası, dışarıya karşı yapılacak bir savaş, bu toplumda ki dinamizmin Osmanlı"dan sonra ki (kurtuluş savaşı) ilk imtihanı olacak. Yıllardır damarlarımızda akan asil kan hala asaletini koruyor mu bunu öğreneceğiz. Ve bu millet asıl vazifesi olan ‘"abilik"" payitahtına geri dönecektir. Savaş mı var kapımızda sorusu aklınıza gelebilir?

Necip Fazıl Kısakürek bir şiirinde ‘"farkı yok, mantarlaşmış bir kayadan, derimin; yüzümde çizgi çizgi, imzası kaderimin…"" derken, bu milletin kaderini mi kastetmiş bilemem ama tam da bu millete uyan bir mısra yazmış. Belki de hiçbir milletin yaşamadığı büyük ihanetler yaşadık, içerden ve dışardan talihsiz olaylara maruz kaldık. Tarihimizi yüzlerce yıl şanla ve şerefle doldurduk ama son yüzyılımızı kayıplar ile geçirdik… Her şey geride kaldı, yeniden bu milletin asli vazifesine geri dönme vakti gelmedi mi? Yeniden cihanda söz sahibi olma zamanımız gelmedi mi? Mazlumların dili, İslam"ın sancaktarı, adaletin beşiği olma zamanımız gelmedi mi? Hala günü kurtaran bir millet mi olacağız? Hala üzerinde İngilizce savsatalar yazan tişörtleri giyen, kıyafetiyle, fikriyle, sanatıyla, diliyle ve kültürüyle ezik bir millet mi olacağız. Kabuğumuzu kırmanın ve kendimiz olmanın vakti gelmedi mi? Yüzümüzde çizgi çizgi imzası var kaderin, biz Selçuklunun, Osmanlının torunuyuz… Bu topraklar onlardan bize miras, onlarda bu toprakları bize kendimiz olabilelim diye bırakmadı mı?

Dörtgen oluşuyor, yaz aylarında Suriye"ye müdahale olacak, eğer kendimiz olabilirsek, o topraklarda bir Fransız"dan, İngiliz"den, Alman"dan ve Amerikalıdan daha fazla hak talep edebilir ve yeniden şekillenmesinde kalp biz olabiliriz. Ki olmamız lazım. Ben hala Osmanlının egemenlik kurduğu tüm coğrafyaları kendi toprağımız olarak kabul edip haritalara öyle bakıyorum ve bu kadar toprağı yönetmek kolay olur diye de ekliyorum. Çünkü bir aileyi yönetmek devleti yönetmekten zordur, bir Türkiye"yi yönetmek cihan devleti yönetmekten zordur. Büyük devletler asıl sorunlar ile uğraşır küçükler ise suni gündemler ile…

Patroit savunma sistemlerinin gelmesi ve hazır hale getirilmesi olası bir tehditten daha çok yüksek olasılıklı bir savaşa hazırlıktı. İç sistemlerde pazarlıklar yapılıyor olması, acil taraftan terör belasının def edilme projesi Türkiye"nin hazırlıklar zincirinde ki bazı halkalardır. Şangay toplantısı sonrası, AB devletleri ÖSO ile ortak hareket etme bildirisi yayınlaması, Esad rejiminin çoktan gözden düşürüldüğünün açık ve net bir göstergesi olmuştur.

Aklımda ki acı gerçek yine çığlık gibi bağırmakta; Suriye"de toplu bir katliam yapılacak… Eğer siz bir ülkeye müdahale etmek isterseniz, ilk olarak kendi içinizde ki muhalefet sesini baskılamanız gerekmektedir. Buda ancak bir insanlık dramı ortaya çıkararak olabilecek bir vakadır. Böylesi bir durum beraberinde büyük bir yıkım ve hafızalardan silinemeyecek bir acı anlamına geliyor. Daha önce Esad bunu yapmıştı, her itirazda veya muhalif söz söylenmesine karşı yüzlerce insanı katletti. Hele Hama katliamı unutulacak cinsten değildir. Bir ayda 80bin insanı öldürdü. Esad cehennemi boylarken, oğul Esad geldi ve babasının yokluğunu hiç aratmadı… Devlet teröründe örnek bir ülke olan Suriye"de ki mazlum kanları hiç durmadı. Komşunun komşu üzerinde hakları vardır, bu düsturu unutmamamız gerekirken, iç savaşlar ile bocalayıp durduk. Şimdi asıl vazifemiz ‘"abilik"" bizi beklemekte…

‘"Mehmed"im, sevinin, başlar yüksekte! Ölsek de sevinin, eve dönsek de! Sanma bu tekerler kalır 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —