Kalp krizleri ve Yüksek
tansiyonla boğuşan dünyada, fırtınasız ve güvenilir bir liman haline gelen
Türkiye, potansiyel tehlikelerin haricinde yeni bir tehlikeyle karşı karşıya
Daha önceleri alışılagelen terör-darbe-hortum üçgeni şimdi komşu devletler
bombasıyla dörtgene dönüşüyor. Asıl zor olan kendi içimizde ki savaştı ve bu
savaşı kazanmamız neredeyse son yüzyılımızı yedi. Ağır kayıplar verdiğimiz bu
savaş sonrası, dışarıya karşı yapılacak bir savaş, bu toplumda ki dinamizmin
Osmanlı"dan sonra ki (kurtuluş savaşı) ilk imtihanı olacak. Yıllardır
damarlarımızda akan asil kan hala asaletini koruyor mu bunu öğreneceğiz. Ve bu
millet asıl vazifesi olan "abilik"" payitahtına geri dönecektir. Savaş mı var
kapımızda sorusu aklınıza gelebilir?
Necip Fazıl Kısakürek bir
şiirinde "farkı yok, mantarlaşmış bir kayadan, derimin; yüzümde çizgi çizgi,
imzası kaderimin
"" derken, bu milletin kaderini mi kastetmiş bilemem ama tam
da bu millete uyan bir mısra yazmış. Belki de hiçbir milletin yaşamadığı büyük
ihanetler yaşadık, içerden ve dışardan talihsiz olaylara maruz kaldık.
Tarihimizi yüzlerce yıl şanla ve şerefle doldurduk ama son yüzyılımızı kayıplar
ile geçirdik
Her şey geride kaldı, yeniden bu milletin asli vazifesine geri
dönme vakti gelmedi mi? Yeniden cihanda söz sahibi olma zamanımız gelmedi mi?
Mazlumların dili, İslam"ın sancaktarı, adaletin beşiği olma zamanımız gelmedi
mi? Hala günü kurtaran bir millet mi olacağız? Hala üzerinde İngilizce
savsatalar yazan tişörtleri giyen, kıyafetiyle, fikriyle, sanatıyla, diliyle ve
kültürüyle ezik bir millet mi olacağız. Kabuğumuzu kırmanın ve kendimiz olmanın
vakti gelmedi mi? Yüzümüzde çizgi çizgi imzası var kaderin, biz Selçuklunun,
Osmanlının torunuyuz
Bu topraklar onlardan bize miras, onlarda bu toprakları
bize kendimiz olabilelim diye bırakmadı mı?
Dörtgen oluşuyor, yaz
aylarında Suriye"ye müdahale olacak, eğer kendimiz olabilirsek, o topraklarda
bir Fransız"dan, İngiliz"den, Alman"dan ve Amerikalıdan daha fazla hak talep
edebilir ve yeniden şekillenmesinde kalp biz olabiliriz. Ki olmamız lazım. Ben
hala Osmanlının egemenlik kurduğu tüm coğrafyaları kendi toprağımız olarak
kabul edip haritalara öyle bakıyorum ve bu kadar toprağı yönetmek kolay olur
diye de ekliyorum. Çünkü bir aileyi yönetmek devleti yönetmekten zordur, bir
Türkiye"yi yönetmek cihan devleti yönetmekten zordur. Büyük devletler asıl
sorunlar ile uğraşır küçükler ise suni gündemler ile
Patroit savunma sistemlerinin
gelmesi ve hazır hale getirilmesi olası bir tehditten daha çok yüksek
olasılıklı bir savaşa hazırlıktı. İç sistemlerde pazarlıklar yapılıyor olması,
acil taraftan terör belasının def edilme projesi Türkiye"nin hazırlıklar
zincirinde ki bazı halkalardır. Şangay toplantısı sonrası, AB devletleri ÖSO
ile ortak hareket etme bildirisi yayınlaması, Esad rejiminin çoktan gözden
düşürüldüğünün açık ve net bir göstergesi olmuştur.
Aklımda ki acı gerçek yine
çığlık gibi bağırmakta; Suriye"de toplu bir katliam yapılacak
Eğer siz bir
ülkeye müdahale etmek isterseniz, ilk olarak kendi içinizde ki muhalefet sesini
baskılamanız gerekmektedir. Buda ancak bir insanlık dramı ortaya çıkararak
olabilecek bir vakadır. Böylesi bir durum beraberinde büyük bir yıkım ve
hafızalardan silinemeyecek bir acı anlamına geliyor. Daha önce Esad bunu
yapmıştı, her itirazda veya muhalif söz söylenmesine karşı yüzlerce insanı
katletti. Hele Hama katliamı unutulacak cinsten değildir. Bir ayda 80bin insanı
öldürdü. Esad cehennemi boylarken, oğul Esad geldi ve babasının yokluğunu hiç
aratmadı
Devlet teröründe örnek bir ülke olan Suriye"de ki mazlum kanları hiç
durmadı. Komşunun komşu üzerinde hakları vardır, bu düsturu unutmamamız
gerekirken, iç savaşlar ile bocalayıp durduk. Şimdi asıl vazifemiz "abilik""
bizi beklemekte
"Mehmed"im, sevinin, başlar
yüksekte! Ölsek de sevinin, eve dönsek de! Sanma bu tekerler kalır