M. SERHAT TOPALCA

Tarih: 07.01.2013 00:00

Politik manevralar ve insanlık

Facebook Twitter Linked-in

Hiçbir büyük adam bilmiyorum ki politik çıkarları için yaşamış olsun ve çıkarları doğrultusunda insanı insan yapan değerleri ayaklar altında çiğnesin. Politikayla uğraşan geçmişe adını kazımayı başarmış insanlar bile dik duruşundan asla taviz vermedi, veremezdi.

Neler görmedik.

Dün davam diyen sözde kavga adamlarının asıl kavgasının şahsi çıkarları ve ceylan derisinde yapılmış kırmızı gösterişli koltuklar uğruna davalarını ucuza kapattıklarını mı?

Meydanlarda ya da her hangi bir sivil toplum kuruluşunda, inanç kardeşlerim, omuz omuza mücadele verdiğim dava arkadaşlarım, kavgamız sonsuzluğun esatiri destanlarıyla örülmüş davamız ötelerin kutlu müjdelerine mazhar olmuş ebedi saadetin huzurlu kaynaklarından besleniyor. Ve biz kendimize hakkın yüceltilmesini asıl görev bildik, şahsımız ülkemizin, inancımızın ve milletimizin çıkarları doğrultusunda bir hizmetçi, bir adanmış kurban diyen maneviyat ve kutsal kıyıcısı kahraman siyasetçileri mi görmedik.

Yoldaşlarım, asıl mücadelemiz halkımızın ezilmiş gururunu yeniden onarmak, sosyal adaletsizliği kaldırıp, eşit vatandaş statüsünde ülke sınırları içinde yaşayan işçi, emekçi arkadaşlarımızı hem ulusal hem de global dünyada efendi yapmak diyen bilenmiş oraklarıyla kelle avcısı siyasetçiler mi görmedik.

Neler görmedik, ırkımızın yüceltilmesi birinci hedefimizdir milli değerlerimiz ile alay edilmesine müsaade etmeyiz, ülkemizin hür ve özgür dünyada soydaşlarımızla bütün sınırların ortadan kaldırıldığı tek bir coğrafya üzerinde en büyük güç haline getirmek ülkümüzdür diyen tamir edilmiş çıkar dişleriyle milletin ruhunu parçalayan politik avcılar mı görmedik.

Neler görmedik şu ömrümüzde!

Kapı kapı dolaşan sözde ülke ve millet aşığı nadanlar mı görmedik. İnandığı değerleri ve dostların bir oya satan politik çıkarcılar mı görmedik! Efendi olmayı halkını ezmek sayan, lider olmayı milletini sömürmek bilen çıkarcı kaypak insanlar mı görmedik! İnsanların derdini dinlemek için toplantı tertip edip, sonra o toplantıda yarı ergin bir çocuk edasıyla telefonla uğraşan ve en acısı o salonu terk eden sözde dert ortağı adamlar mı görmedik! Bir ceylan gibi parti parti seken, bir keskin nişancı gibi insanların en zayıf noktasında onları avlayan, birazcık güç için herküllerin başını vuran, birkaç dönüm arazinin değeri için milli serveti talan eden, en muhteşem dansçılara bile taş çıkartan kıvrak ruhlu, oynak zikirli yamuk yumuk bedenler mi görmedik.

Bunlar da nerden çıktı demeyin şimdi! Hiçbir zaman dilimizden düşürmedik ki bunları. Ve hiçbir zaman ders çıkarmadık ki bunlardan. Bütün rezaletleri görmemize rağmen oturduk alkış tuttuk kendi ellerimizle. Bütün ihanetlere madalyalar taktık, her şeyimizi sömürenleri ulusal kahraman ilan ettik ve sonra dönüp BU MİLLET ADAM OLMAZ dedik. Bu millet bu zihniyetle adam olamazdı zira her ferdi ışık saçmayan bir toplum ebedi karanlığa mahkûm oluyordu. Hiç dilimizden düşürüp aklımızdan çıkardık mı ki? Ve ben sormuyorum, soru başka yerden geliyor: bu akılla, bu fikirle, bu zihniyetle, bu hal ile NEREYE GİDİYORSUNUZ?

Politik avcıların insanlık tanımı başka, peki ya insanlığını değersiz servetlere satmayacak gerçek efendiler! Diriliş ne zaman?


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —