ÖMER BAYDEMİR
Tarih: 05.12.2012 00:00
Geri Tepti
Kahramanmaraş"ın son zamanlardaki kültürel hayatında; kazanlar yan yana çatılmış, o kaynıyor öbürüne taşıyor, bir diğeri kaynıyor, o da yanı başındakine taşıyor. Anlayacağımız muhteva olarak farklı bir tür yok. Kaynayan kazandaki sıvı da ha bire buharlaşarak miktar olarak azalıyor. Giderek de dibi tutulup yanacak. Bu etkinlikleri gündemine taşıyan insanların farklı perspektiften kültüre, sanata, tarihe baktıkları yok
Varsa yoksa belli bir ekolün dışına çıkamıyorlar. Her haber karesinde aynı simaları görüyorsun. Farklı düşünen, muhalif bir simayı görmek ne mümkün? Çok yüzlü bir ayna gibi hep kendi kendilerini görüyorlar. Oysa sanatın ve kültürün toplumun ortak malı olarak, o kadar farklı yönleri vardır ki sen istesen de istemesen de o kendini zaman içinde kendini, sana kabul ettirir. Bu milletin yüce bildiği ortak değerler var. Bunların başında: Mehmet Akif Ersoy, Necip Fazıl Kısakürek, Sütçü İmam gibi isimler gelir. Bu isimleri ve yaptıklarını minnet ve şükranla yâd etmek hepimizin vicdan borcudur.
Malum sözde:""İfratla tefrit bir arada olmaz ."" diyor. İşi o kadar ifrata vardırıyoruz ki sanki sözünü ettiğimiz insan bambaşka bir kişiliğe bürünüyor, tanınmaz hale geliyor. Sonuçta o insana o kadar olağan üstülükler atfediliyor ki neredeyse, gözümüzle görmüş algılamış da
Fenafillâha ermiş sanıyoruz.1963 yılı itibarıyla Necip Fazıl"ı tanıma fırsatım oldu. Seri konferanslarının hiç birini kaçırmadım. Aşağı- yukarı bütün eserlerini okudum. Fikir ve sanat adamı olarak bu milletin yetiştirdiği önemli isimlerden biri. Bir başkasına göre de:""Büyük Doğu büyük şairin ölümü
""Demek oluyor ki ne öyle ilahlaştırılmalı, ne de yerilmemeli. Ona mümasil, bu millet onlarca şair, sanat ve fikir adamı yetiştirmiştir.
İnsanlar sosyal bir aktivite ortaya koyarken, ilgili olsun veya olmasın, referans için Necip Fazıl fenomenini ortaya koymaya kendini mecburmuş gibi şartlanmışlık içinde
Birden çok kuruma adının verilmesi işi büsbütün çığırından çıkarıyor. Bu gün toplumumuz fikren yorulduğu için Necip Fazıl Kısakürek Kültür Merkezini ifade ederken, İspanyolca bir isim
gibi telaffuz etmiyor. Kısaca Kültür Merkezi deyip geçiyor. Gerçekte bizim dilimizin özelliklerinden biri de kısa ifadeye yönelik olmasıdır.
Aynı benzer fenomeni Milli Kahramanımız Sütçü İmam"da da yaşatılıyoruz. Onun gösterdiği şecaati topluma hissettirmek yerine, vitrinimiz olarak kullanıyoruz. Sen gün evveli, bir lisemize onun anısına adını koyuyorsun, bunu tekraren bir başka kuruma da ad olarak verilmesi anlamsızlık içeriyor. Belki bu ikilem birçok karışıklığa da neden oluyordur. Ad vermek o kadar kolay ki, masrafı yok, zahmeti yok sadece o adı koyan zevatın reklâmı oluyor. İşte Sütçü İmam Üniversitesi"nde yapay olarak yaşatılmak istenilen; bir böceğe ad koymadaki tutarsızlık da bu haletin eseri. İnsanlar şartlandırılmış, böylesine bir flaş isim konulursa gerekli etkiyi uyandıracağı sanılarak bu isim konulmuş. Ama ters tepki yaratmış, tepkilere neden olmuş. Bunun asıl tahlili yetiştirdiğimiz bu ender insanların adlarının ulu orta kullanılmasına tepkidir. Bu isimler bırakalım, ilk kez hangi kuruma konulmuşsa orada ululansın, gereken etkiyi de yapsın. Doğrusu Sütçü İmam Üniversitesi"nde olanlar şaşkınlık yaratıyor. Hiç işleri yokmuş gibi, salon adlarıyla uğraşıyorlar. Doğru düşünürsek bu kabil basit uğraşlar yüzünden üniversitenin imajı zedeleniyor.
Kahramanmaraşlılar bağlı bahçeli insanlar. İlk çocukluk yıllarında dolma tüfekle avcılık yapmışlardır. Bu işin uzmanı olmadıklarından dolma tüfeği doldururken barutu gereğinden fazla koymuşlardır. Üzerine de gereği kadar saçma koymamışlardır. Zira dolumda barutun ve saçmanın oranı iyi ayarlanmalıdır. Sonuçta tüfeğini avına doğrultup tetiği çeker. Biraz da gevşek duruyorsa, tüfeğin kundağı omzuna öyle bir vurur ki poposunun üstüne oturur. Patlayan barutun geriye tepme gücü onu şaşkına çevirir. Avı da havalanıp uçar gider. Kesesine sadece yanan canı kalır.
İşte isimlerini ulu orta kullandığımız nadide insanların adlarının bu böcek adı vesilesiyle tepkiye neden olması, tüfeğin geri tepmesidir. Umarım yeni yapılan birimlere, okullara ad koyarken ilgililer bu inceliği özen gösterirler. Kanımca bu deyim anlam olarak yerli yerine oturmuştur.
Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —